Sezayi ALTUN

Yönetim Kurulu Üyesi

 

Başlık bir kitabın adı. Stefan Zweig’ın 1927 yılında yayınlanan deneme kitabı. Kitabın ana fikri, eğer insan değerlendirmesini bilir ise Yıldızının Parladığı Anlar vardır. Bilmez ise söndüğü anlar. Zweig kitabında, dünya tarihindeki önemli olaylardan bahsediyor. Yazar, kitabı hakkında şöyle diyor: “Çağları aşan bir kararın bir tek takvime, bir tek saate, çoğu kez de yalnızca bir tek dakikaya sıkıştırıldığı trajik ve yazgıyı belirleyici anlara, bireylerin yaşamında ve tarihin akışı içinde çok ender rastlanır. Ben böyle anları insanlık tarihinde Yıldızın Parladığı Anlar diye adlandırdım; çünkü onlar, tıpkı yıldızlar gibi, hiç değişmeden geçmişin karanlığına ışık tutmaktadırlar. İşte bu kitabımla, değişik zamanlara, değişik bölgelere ait kimi önemli anları, insanlık tarihinde Yıldızın Parladığı Anlar’ı anımsatmaya çalıştım. Kitapta yer alan tarihsel olayları anlatırken, gerçekleri hiçbir biçimde değiştirmedim, katkılarımla renklendirip zenginleştirmedim. Çünkü tarih, kusursuzluğa ulaştığı böylesine eşsiz anlarda, kendisine yardım için uzanan ellere gereksinim duymaz.”

Kitabın mobbing ile ne alakası var diyorsanız biraz sabır. Spor ve ırkçılık tarihinde yıldızın parladığı bir andan ve bir adamdan bahsederek bağlayacağım.

Uzun yıllar önce adını hatırlayamadığım bir belgesel seyretmiştim. Bir yarışma sonunda, ilk üçe giren iki siyahî sporcunun elleri yumruk şeklinde havadaydı.  Amerika’daki ırk ayrımını protesto ediyorlardı. Bu fotoğraf hiç gözümün önünden gitmedi. Yıllar sonra bu fotoğrafın anlamını öğrendim. 1968 Mexico City olimpiyatlarında 200 metre finalinde,  Amerika’dan Tommie Smith ve John Carlos birinci ve üçüncü olurlar. Tören esnasında bir planları vardır. İkinci olan Avustralyalı Peter Norman’dan destek isterler. Tereddüt etmeden destek sözü verir.

Ayrıca eylemin şeklini de o planlar.  Smith sağ eline, Carlos sol eline siyah eldiven geçirir.  Kürsüye ayakkabısız çıkarlar. Norman ise yakasına “İnsan Hakları İçin Olimpiyat Projesi Hareket”i kokartını takar. ABD marşı çalınırken, iki siyahî atlet başlarını öne eğip eldivenli ellerini yumruk yapıp havaya kaldırırlar. Üçü de eylemin bedelini ağır öderler. Spor hayatları biter.  Ancak dostlukları ömür boyu sürer. Bu olaydan 38 yıl sonra, Peter Norman 2006’da öldüğünde tabutu Smith ve Carlos’un omuzlarındadır.

Şu cümleler Tommie Smith’e ait. “Beyaz atletlerle aynı takımda olmak çok kötü bir duygu. Pistte dünyanın en hızlı atleti Tommie Smith olabilirsiniz, ama soyunma odalarına indiğinizde ‘pis bir zenci’den başka hiçbir şey değilsiniz…”

Malumunuz, ırkçılık ilkel ve insanlık dışı bir şeydir. Carlos’un Norman’a sunduğu fırsat ( daha doğrusu hayatın sunduğu fırsat), Norman’ın yıldızının parladığı an.Basite indirgerseniz ya da çıkarcı düşünürseniz yıldızının söndüğü an. Bir gün hepimiz bu dünyadan gideceğiz. Gittiğimizde bizden nasıl bahsedilecek ya da tabutumuzu kimler omuzlayacak? İşte bunlar, insanlığa sığmayan olaylarla karşılaştığımızda neyi seçtiğimizle çok alakalı.” Kel ölünce sırma saçlı, kör ölünce badem gözlü” gibi iki yüzlülükler konumuz dışı.

Gelelim kendi hayatımıza ve mobbinge; Kitaplara konu olacak ya da dünya tarihine geçecek büyük işler yapıyor olmamız gerekmiyor. Hepimizin bu dünyada bir vazifesi var ve kendi hikâyemizin başrolündeyiz. Hepimiz tercihlerimizle yaşıyoruz. Niçin yanlışı ve kötüyü tercih edelim ki? Hayat bize daima iyi insan olma fırsatları sunar. Ama, anlık, öğünlük, gündelik ya da daha uzun zamanlık hesaplarımız yüzünden kendimize ve dolayısıyla insanlığa ihanet ederiz. Yıldızımızı söndürürüz. Oysa kural çok basit. Doğrudan yana olmak.  Zalim olmamak. Zulme karşı tavır koymak. Mazlumdan yana olmak. Bir düşünün. Çok mu zor? Kendi kendinize bir karar verin. Ben bugün sokağa çıktığımda ya da işe gittiğimde adil olmayan bir insanla ya da bir olayla karşılaşırsam “Bana ne” demeden doğrudan yana olacağım. Tavsiyem çekinen, korkan, “ama” diyenler için. Diğerleri zaten tercihini yapmış durumda.

Bahsettiğim  olay internette var. Üç atletin fotoğrafı ve Norman’ın cenaze töreni de … O fotoğraflara çok dikkatli bakın. Üç parlayan yıldız, üç onurlu adam….

Not: Konu ile alakalı olarak Unutulmaz Titanlar filmini seyredin derim

Sizlere daha iyi bir hizmet sunabilmek için sitemizde çerezlerden faydalanıyoruz. Sitemizi kullanmaya devam ederek çerezleri kullanmamıza izin vermiş oluyorsunuz. Daha fazla bilgi için Çerez Politikası