Yazar : Asil TERZİ

Bu günlerde, Ali Baba CEO’su Jack Ma’nın mesai saatleri hakkında yaptığı “30 yıl içinde çalışma saatleri günlük 4 saate düşecek” açıklamasının detaylarını, günümüzü ve bununla birlikte yapılan çalışmaları ele almak istiyorum. Tabii ki, mobbing ve intihar eğilimi de buna bağlı olarak değineceğimiz konulardan.

2017 Gateway Konferansı‘nda yapılan bu konuşma nedense bu günlerde pek çok mecrada karşıma çıkmaya başladı. Geçmişte haftalar boyu şirkette sabahlayan bir ajans çalışanı olarak farklı kaynaklardan derleyerek kaleme aldığım bu çalışmayı kendime bir borç olarak görüyorum desem haksız sayılmam herhalde…

OECD ülkelerinde haftalık 50 saatten fazla çalışma oranları

Avrupa ile kıyaslandığında neredeyse Avrupa’nın iki katı kadar çalışıyor ve 5 katı kadar az maaş alıyoruz. Sanırım buraya kadar bir çoğumuzun farkındalığı mevcut.

Hollanda, Danimarka, Norveç ve İsveç’in içinde bulunduğu Nordik ülkeleri çalışanları haftada 29-32 saat arası çalışırken bu durum Türkiye’de 47-55 saat aralığında. Hatta 2015 rakamlarını incelediğimizde OECD ülkeleri arasında haftalık ortalama 50 saat ve üzeri çalışanların ülkemizdeki boyutu %50’lerde.
Japonya’da %22,6, ABD’de %11,5, Avrupa’nın en büyük ekonomisi Almanya’da ise bu oran %5,6. Ekonomik zorluklarla mücadele eden Brezilya’da %10,7, yine çeşitli krizlerle boğuşan İspanya’da bile bu oran %5,9. Yani bizim oranımızın bu kadar yüksek olması pek de normal değil.

Türkiye’deki ekonomik göstergeler ve çalışan mutluluğu araştırmaları da bu kadar uzun süreler çalışılmasına rağmen hem şirketler hem de çalışanlar için verimli bir iş gücü olmadığını gösteriyor.

Ayrıca hizmet ve satış branşlarında çalışanlar ile yöneticilerin çalışma saatleri de haftalık 60 saati bulabiliyor. Hal böyle iken mesai saati yüksekliği ana akımdan sosyal medyaya kadar her mecrada konuşulmaya, tartışılmaya başlandı.

Bugüne kadar yapılan araştırmalar çalışanların gün içinde yalnızca 3-4 saat bareminde verimli olarak çalıştığını ve diğer zamanları yemek, molalar ve mesai arkadaşları ile ayak üstü konuşmalara harcadığını ortaya koyuyor.

Çalışma Saati 4’e İnerse

Gelelim, uzun çalışma saatlerini 4 saate kadar indirmeyi düşünen şirketler, araştırmalar ve sonuçlarına;

Haftalık mesai saati düşürüldüğünde çalışan performansında artış gözlemlenen ilk çalışma Henry Ford‘a ait. Ford, 1900’lerin başlarında haftalık 60 saat olan çalışma saatini 40 saate düşürerek çalışanlarında motivasyon ve buna bağlı olarak daha iyi performans elde ettiğini gözlemledi.
Ford şirketi, 25 Eylül 1926 tarihinde aldığı kararla çalışma günlerini 5 güne düşürülmesine ve işçilerin haftada kırk saat çalışmasına karar verdi. Ford’un bu kararı diğer iş sahiplerince elbette hoş karşılanmadı ancak Ford performansa dayalı karlılıktan memnun görünüyordu. Sonraki yıllarda bir çok şirket bu fikri uygulamaya koydu.

Amazon, Bu Bağlamda 2. Ford Olabilir

Öte yandan Amerikan Perakende devi Amazon, 2016 Eylül’ünde çalışanlarından bir grubu ayırarak Pazartesi’den Perşembe’ye 10:00 – 14:00 saatleri arasında mesai uygulamasına geçirdi. Buna göre çalışanlara mevcut maaşlarının %75’inin ödemesi yapılıyor.

Haftada 40 saatten 16 saate düşen mesai için iyi bir ödeme olmalı. Şirketten uygulama hakkında hala bir veri paylaşımı yapılmazken bu uygulamanın ilerleyen yıllar içerisinde %50 ile %70 oranında performans artışı getireceği öngörülüyor.

Uzun Çalışma Saatleri Öldürücü Bir Etkiye Sahip Olabilir

2008 Yılında Güney Kore’de 67.471 kişi üzerinde yapılan bir araştırma, haftalık 60 saatin üzerine çıkan çalışma saatlerinin çalışanların %30’unda intihar düşüncesini tetiklediğini ortaya çıkardı. Belki de, uzun ve disiplinli çalışma süreleri ile sürekli gündeme gelen Kore’de intihar rakamlarının yüksekliğini bu çalışma ile özetleyebiliriz.

Avustralya’da 2004 yılında yapılan bir araştırmaya göre ise, çalışma saatleri arttıkça iş yerinde memnuniyetin ve motivasyonun azaldığı ve yaşam kalitelerinde düşüş olduğu gözlemlendi. Katılımcılar arasında öne çıkan semptomlar; hayattan keyif alamama, isteksizlik, umutsuzluk ve aynı düzlemde depresyon belirtileri olduğu gözlemlendi.

Groupon araştırma şirketinin Temmuz 2016’da ABD’de çalışma etkileri üzerine bir çalışma yayınladı. Buna göre katılımcıların %38’inin belirlenmiş mesai saatlerinden daha fazla çalıştığını, %46’sının hiçbir zaman rahatlamak için vakti olmadığını belirtti. Çalışma, katılımcıların %60’ının sağlıksız bir iş-yaşam-beslenme dengesi olduğunu ortaya çıkardı.

Yapılan bir diğer çalışmada bu kez kadınlar ele alınmış.

Whitehall şirketinin araştırmasında 712 tam zamanlı çalışan kadından oluşan grubun sonuçları ise korkutucu boyutta; Haftada 55 saatten fazla mesai yapan kadın çalışanlar arasında, standart çalışma saatleri altındakilere kıyasla (haftada 35-40 saat) depresyon semptomlarında %267, kaygı semptomlarında ise %284 artış olduğunu gösteriyor.

Japonya’da çok ünlü bir deyim var; “Karoshi”. Ölüm mesaisi anlamına gelen deyim yüksek çalışma saatlerinden dolayı hayatını kaybedenler için söyleniyor. Bu durum Japonya halkı için tam bir endişe kaynağı.

2006’da yayınlanan bir çalışma, Japonya iş gücünün dörtte birinden fazlasının haftada 60 saatten fazla çalıştığını göstermiş. Sağlık ve Çalışma Bakanlığı, 2002 ile 2005 yılları arasındaki 300 olası Karoshi vakasını incelemek amacıyla bir soruşturma başlatıyor. Soruşturma sonunda çalışanına aylık 100 saatten fazla mesai yaptıran iş verene çalışanları için doktor değerlendirmesini zorunlu kılıyor. Japonya’da 2005 yılına kadar ortalama her iki günde bir kişi fazla çalışmaktan hayatını kaybediyordu.


Günün Sonunda…

Çok çalışmanın değil, etkili çalışmanın artı değer olduğu dönemde ülkemizin güzide şirketlerini haftada 16 saat çalışıp mevcut maaşımızın %75’ini almaya ikna edebilir miyiz bilinmez. Ancak 1 saatlik hastane izninde patronu, müdürü, eşit paydaşı tarafından yazılı ve sözlü mobbing’e uğradığını ifade edenlerin sayısı gün geçtikçe artıyor. Çalışma saatleri haftalık 20 saat seviyesine çekildiğinde mobbing uygulamalarının da son bulacağını söylemek haksız bir iddia olmayacak.

Uzun Çalışma Saatleri ve Mobbing Demişken…

2010 yılında kurulan Mobbing İle Mücadele Derneği‘nden aldığımız verilere göre Prof. Dr. Vedat Bulut, Türkiye’de 2011 ile 2016 yıllarında 38 bin 262 kişinin mobbinge uğradığını, mobbinge uğrayanların yüzde 81’inin özel sektör çalışanları olduğunu kayıtlara geçirmiş.

Özellikle 2016 yılı başvuru sayısında 2014’e oranla %46’lık bir ivme söz konusu. Tabii bu rakamlar sadece başvuruda bulunan kişileri içeriyor. Taciz, zorbalık gibi 3. Şahıslara anlatımın güçleştiği durumların ya da mobbing’i belirtmeye gerek duymayanların istatistiğine ulaşmak ise bir hayli güç. Ülkemizde mobbing nedeniyle yaşanan intihar vakalarında çok ciddi bir artış yaşandığını da belirtmemiz gerekiyor.

Özellikle 2012 yılında iş hayatına bağlı (Çalışma koşulları, umutsuzluk, mobbing) depresyon ve intihar vakalarında düşüş görülürken, rakamlar 2015 yılından itibaren %100 oranında artış göstermeye başlamış.
2019 yılında büyük kriz kapımızı çalmışken toplum sağlığı açısından çalışma saatleri ve mobbing ile ilgili gerek şirketler bazında gerekse hukuki açıdan reformlar yapılması büyük bir gereklilik arz ediyor.

Kaynak : Branding Türkiye

Sizlere daha iyi bir hizmet sunabilmek için sitemizde çerezlerden faydalanıyoruz. Sitemizi kullanmaya devam ederek çerezleri kullanmamıza izin vermiş oluyorsunuz. Daha fazla bilgi için Çerez Politikası