Kerime YILDIZ

Merhaba,

Bu sitede yazmaya başlamamın sebebi,  iş yaşamımda mobbinge maruz kalmış birisi olmam.Evet maruz kaldım ve çok şükür atlattım.Daha doğrusu atlattığıma inanıyorum. Kolay olmadı tabi.Hatta, bazı olumsuz sonuçları da oldu.Bunları sonraki yazılarımda paylaşmak istiyorum.

Biz çalışan kadınlar iş ve ev arasında bir sürü sıkıntı yaşarken, bir de böyle şeyler eklenince hayat gerçekten çekilmez oluyor.  Çünkü duygularımız yoğun bir şekilde devreye giriyor. Erkekler bu manada daha şanslı.Hele hele, maddi sıkıntınızdan dolayı, çekip gitme özgürlüğünüz yoksa, durum daha vahim hale geliyor.Hani, tebdil-i mekanda feraklık vardır derler ya…. Terketme yada değiştirme hürriyetiniz yoksa, işyeri hapishaneye dönüşüyor.  Şartlı tahliye gibi. Gündüz hapis, gece ve hafta sonu tahliye…Halbuki, rızkımızı kazandığımız yerler,kutsal mekanlardır bence. İnsan rızkını kazanınca kimseye el açmaz. Seveni mutlu olur, düşmanı mutsuz.

Ne demişler,”Kim kazanmazsa bu dünyada bir ekmek parası, dostunun yüz karası, düşmanının maskarası”. İşte böyle ekmek kapımız olan yerler, huzur limanlarımız ve neşe kaynağımız olması gerekirken, birilerinin kaprisleri, kompleksleri, zevkleri uğruna cehenneme dönüveriyor. Her sabah söylenerek evden çıkarsınız. Ayaklarınız iki ileri bir geri, gözünüz hep saattedir. Kapıdaki görevliye selam vermezsiniz. İşe başlarken besmele hakgetire. Kafanızda hep aynı soru. “ Bunu neden yapıyorlar?”. Bazen “ Ben size ne yaptım?” diye bağırmak istersiniz. Sonra, “ Acaba hasta mıyım?” diye şüphe edersiniz. Halbuki ,mobbing vakalarının tek gerçeği vardır. Uygulayanlar zalim, ilkel ya da hastalıklı tiplerdir.

Mobbingin muhtelif manaları var. Bezdirme , yıldırma, psikolojik taciz vs. Gücü elinde bulunduranın –ki bu işveren ya da baskın bir grup olabilir- sistematik olarak manevi  işkence yapması. Ben en güçlü manayı bezdirme olarak kabul ediyorum. Çünkü bezmek, herhangi bir işi yapma isteğinden tutun da ,yaşama isteğini kaybetmeye kadar gidiyor. Maalesef mobbing mağdurları intihara kadar gidebiliyor. Bu durumun, bir insanı ateş edip öldürmekten bir farkı yok aslında. Bir de tersini düşünün. Hayattan bezmiş bir insana yardım etmek ise, ölmek üzere olan bir hastaya kan vermek ya da ameliyat edip kurtarmak gibi bir şey.

Bezdirme çok geniş bir konu. Uygulandığı kuruma ( özel sektör, kamu), sosyal çevreye( aile, arkadaş grubu, siyasi oluşum), cinsiyete(kadın ,erkek), yaş grubuna  göre ayrı ayrı incelemek lazım. Sosyolog ve psikologların ilk dikkatini çeken alan, çocukların arasındaki psikolojik yıpratma. Daha sonra bunun işyerlerinde de uygulandığı fark ediliyor. Aslında en önemli konu, çıkış noktası, yani çocukluk. Bir söz vardır ya “bir insanı al,çöz,çöz bir çocuk çıksın.”  Mobbing uygulayanlar üzerinde bir araştırma yapılsa hepsinin çocukluğunda bir sorunu çıkacağına eminim. Otu çek dibine bak deler,yeşil otun dibide yeşildir. Şunu da unutmamak gerekir. Sorunlu  bir çocukluk geçirmenin iki sonucu vardır. Ya iyi ve merhametli olursunuz  ya da fena ve zorba. Seçim sizin.

Eğitimde bir kural vardır. Çocuklara ne verirseniz 0-7 yaş arasında verirsiniz.  7-14 arası ikinci bir şans dönemidir.  İyi bir duygusal iletişim ile yanlışlarını düzeltebilirsiniz. Ergenliğe girince yapacak bir şey yoktur. Yani çocuğunuzun ileride insanlarla ilişkilerini çocukluğu belirler. Sevilen çocuk sever, ama aşırı sevilen , her dediği yapılan çocuğun içindeki canavar ortaya çıkar. Ezilen çocuk ezer ya da  ezme kavramından o kadar nefret eder ki karıncayı bile ezmez. Bir yerde okumuştum. Büyük bir iş adamının önemli bir toplantı anında yaptığı garip bir davranışın sebebi belki de çocukken yapılan yemek ya da tuvalet baskısı olabilir. Ben öncelikle çocuklarımızın ileride potansiyel bir bezdirici ya da bezgin olmaması için neler yapılması gerektiği üzerinde durmak istiyorum. Bunun için hem okuduklarımı hem bu konudaki  iyi filmleri ve hem de kendi tecrübelerimi sizinle paylaşmak istiyorum. Zira beş çocuk annesiyim. Sizler de sorunlarınızı ve tecrübelerinizi yazarsanız paylaşır, istifade ederiz. İlk yazımı bir hatıramla bitirmek istiyorum.

Birkaç sene oturduğum bir mahallede şöyle bir olay yaşadım. Müstakil yerleşim yeri olduğu için çocuklar birbirleriyle sürekli oynuyor ve görüşüyordu. İçlerinde maddi durumu iyi olan bir çocuk vardı. Sürekli pahalı oyuncaklarla oynuyordu. Birkaç kere mümkünse bu oyuncakları dışarı çıkarmamasını, ondan görünce diğer çocukların da istediğini söyledim. O kadar iyi bir çocuktu ki, “ aşk olsun , babam onlara da alır” dedi. Ben de uzatmadım. Hep beraber oynadılar. Meğer komşulardan birinin çocuğu eve gidip “ isterim de isterim” diye sorun çıkarıyormuş. Annesi birgün bana gelip, “ bu çocuğu dışlayalım. Çocuklarımızla oynamasın” dedi. Ben de “ çocuğun ne suçu var, ailesi sorumsuz davranıyor. Ben çocuklarımın böyle bir şey  yapmasına izin vermem.” dedim. Konu büyüdü. Birkaç kere “ senin yüzünden” diye suçlandım. Benden sonuç çıkmayınca, diğer çocuklara baskı yapılmaya başlandı. Çocuklarımı karşıma alıp şöyle dedim. “ Eğer bir arkadaşınıza, sırf birine destek olmak uğruna herhangi bir dışlamada bulunur ya da söz ederseniz razı değilim. Hatta bilakis bir arkadaşınıza bu yapılırsa, ondan yana olmanızı beklerim. Sakın bu işe malzeme olmayın. Çünkü sizi kışkırtanlar bir de bakarsınız sizden daha samimi olur.” Aynen böyle oldu. Daha sonra çok samimi oldular. Yalnız önemli bir husus var. Benim çocuklarımın hatırlayınca mahcup oldukları bir davranışları yok. Emin olun psikolojik tacizi yapanın utancı, maruz kalanın çektiği acıdan daha büyük. Her ikisini de hiçbir çocuğa yaşatmaya hakkımız yok.

Kerime YILDIZ-Ankara-Anne-memur

Sizlere daha iyi bir hizmet sunabilmek için sitemizde çerezlerden faydalanıyoruz. Sitemizi kullanmaya devam ederek çerezleri kullanmamıza izin vermiş oluyorsunuz. Daha fazla bilgi için Çerez Politikası