Mahmut ÖZKOCA
(Çorum Mobbingder Temsilcisi)

 

Batıl olsun Hak olsun tüm inançların ortak noktaları çoktur. Bunların başında “Öldürmeyeceksin” gelir. Ve hemen ardından insanların mutluluklarının engellenmesini yasaklar tüm inançlar. Buda, Konfüçyüs, Gök Tanrı, Zebur, Tevrat, İncil ve son olarak Kuran, insanının huzuru ve mutluluğu yönünde telkinde bulunur.

Biz yaşadığımız toplumun yani herkesin ağzında olan ama –kanaatimce kalbinde olmayan- “Yüzde 99’u Müslüman bir toplumuz” söyleminden yola çıkarak, diyorum ki Müslüman elinden, dilenden emin kimsedir. Yani kimsenin malında, mülkünde, şanında, şöhretinde, makamında, mevkisinde gözü olmayan ve kimsenin arkasından dedikodu, gıybet, çekiştirme, entrika, ayak oyunları v.b. yapmayan bilakis; yapıcı olan kimsedir. Sanırım buna itiraz eden yoktur. Olmamalıdır da.

Yüzlerce yıldır insanların güçlü olanları zayıf olanlarının sırtına bindi. Halen de böyle devam ediyor. Dinler ise adaleti insanlar arasında yaygınlaştırmak gibi kutsal ve doğru bir görev üstleniyor. Buraya kadar sorun yok gibi görünüyor. Tam da burada başka bir sorun karşımıza çıkıyor. Bu defa da kim daha iyi inanıyor, kim cennete kim cehenneme gidecek. Kim günahkâr kim değil tartışması başlıyor. Ve bunun kavgası, savaşlara dönüp inananlar topyekûn bir birini katletmeye başlıyor. Binlerce yıldır bitmek tükenmek bilmez bir savaş bu.

H.z. Ömer, “Mülkün Temeli Adalettir.” dediğinden yola çıkarak, bir devlete 1. Sırada gerekli olan ve gerekliliği olmazsa olmaz olanın ADALET olduğu su götürmez bir gerçektir, derim. Devletin dini, mezhebi, ırkı (ırkçılık anlamında), olmaz. Devlet sadece adalet ile idare edilebilir. Bunun aksini Roma İmparatorluğu, Bizans, Osmanlı v.b. büyük devletlerin nasıl yükseldiklerine, büyüdüklerine ve nasıl zayıfladıklarına ve çöktüklerine baktığımızda net görürüz. Adaletten uzaklaşan devletlerin içi çürür, kurtlanır ve ölür.

Tıpkı evlatları arasında sevgisini eşit göstermeyi başaramayan baba gibi. Bir evladını överken diğerini sürekli eleştiren baba gibi. Bir gün gelir ötekileştirilen evlat baba falan tanımaz.

Gelelim güzel dinimiz İslam’ın inceliklerine.  Bir kere “Ben Müslüman’ım” diyen bir insan kesinlikle çalıştığı işyerinde astlarına kötü muamele yapamaz. Bir hadiste “Elinizin altındakilere iyi davranın” der, H.z.Muhammet.

Bizim yıllardır kamu kurum ve kuruluşlarında yaptığımız mobbing araştırmalarında yönetici durumundaki mobbing zorbasının çalışanına /çalışanlarına büyük bir zevkle mobbing yapıp ağzından dini terimlerin de düşmediğini ve bazılarının beş vakit namazını da (Allah kabul etsin) ihmal etmediğini gördük. Bu tür yöneticilerin en azından benim tespit ettiklerime yaptığının mobbing olduğunu iyice anlattığımda düzeldiğini ve daha adil bir yönetici olmaya gayret ettiğini de gördüm.

Mobbing bazen yönetici konumuna gelenlerin yöneticilik gömleğine küçük geldiklerinden kaynaklandığını, özlerinde kötü niyetlerinin olmadığı da tespitlerim arasında.

Mobbing konusunda dinin önüne geçen bir sorun da yönetici konumuna minnetle, yalakalıkla ve emir almaya müsait kişilerin getirilmesi neden oluyor. Bu basiretsiz ve kendilerini o konuma getirene/getirenlere gebe olan yönetici, elinin altındaki çalışanlardan istenmeyen ilan edileni/edilenleri istifaya zorlamak üzere mobbinge başlıyor. Bu tür yöneticiler bizi en çok yoran ZORBAlardır. Çünkü “Yasak kardaşım yasak”  diyen, laftan insanlıktan kurallardan en önemlisi de kanundan bihaberdirler. Kendilerini yönetici yapanın söyleyeceği “aferin”  adaletten de, hukuktan da erdemden de önemlidir.

Hep derim; her kanun hukuka uygun olabilir ama hukuka uygun her kanun adil sonuçlar doğurmaz. Adaletsizliğin kaynağı olur.

Üniversitelerde Rektör seçimlerinin gerçekten ‘seçimle’ yapılması ve üniversitelerin siyaset baskısından kurtarılması gereklidir. YÖK kanunu hukuka uygun ama Adil sonuçlardan çok uzaktır. Kanunun Adil bir şekilde düzenlenmesi gereklidir.

Üniversitelerde; performans sorunu olmadığı, yaptığı işi kurallarına uygun yaptığı ve yöneticilerine karşı asla saygısızlık yapmadığı halde “Sen emekli ol, seninle çalışmak istemiyoruz, emekli olmazsan seni geçici görevle başka yerlere göndeririz.” deme cüretini gösteren, kendini ölümsüz, belki de kâinatın yaratıcısı zanneden gerek rektör, gerekse diğer yönetici kadrolarındaki kişilere söylüyorum: Sultan Süleyman oturduğu tahtı bırakmamak için veziriazamını, çok sevdiği oğlu Mustafa’yı, torunlarını öldürttü. Ama bir bakın çevrenize Sultan Süleyman’ı göreniniz var mı? Fetvalar veren Şeyhülislamlar var mı? Kula kulluk etmeyin!. Personeli yaptığı iş ile tartın, özel yaşamlarındaki fikirleri ile değil!

Bir üst yönetici olmak için VİCDANını çelik kasaya bırakanlar, yapmayın! Allah’ın size bahşettiği ömrü, makamı, mevkii, şanı, şöhreti başka insanları ezmek için değil, ellerinden tutup devlete, millete çalıştığınız kuruma yararlı olmak için kullanın.

Sağlık çalışanlarına yapılan mobbing nöbetlerde ve geçici görevlendirmelerde kendini sıkça gösteriyor. Her insan kendine özgü bir fıtrat üzere yaratılmıştır. “Bu insanın tipini beğenmedim, hadi falanca ilçeye, şu kişi bizim sendikadan onu kollayalım. O değil onun burnunu bir sürtelim. Şunun yerine bunu getirelim, gibi düşünceler ve eylemler, önce mobbinge uğrayan mağdurun ve birlikte eşinin çocuğunun hayatını alt üst eder. Bunu yapanların bir dini inanca sahip olmaları doğru olabilir ama cennet sevdasından vazgeçmeleri gerekir. Çünkü kesinlikle söylüyorum, mobbing uygulayan bir yönetici kul hakkına girer ve kul hakkını Allah dahi affetmez.

Kimseye din dersi vermiyorum, ancak birçok yöneticinin ahlak dersine ihtiyacı olduğu da bir gerçek. Adalet her işte! Her iş yerinde ADALET!

Eğitim çalışanları arasında müdür ve md.yrd. atamalarında yüzlerce adaletsiz atama yapıldı. Birçoğu mahkeme kararları ile görevlerine döndü ancak geçen zaman içerisinde haksızlığa uğrayan yöneticiler ve ailelerinin düzeni bozuldu. Elbette müdürlüğü ve md.yrd. hak etmeyenler vardı. Topluca haksızlık diyemem. Ancak neden 2009 yönetici atama yönetmeliği adil olmasına ve hiçbir itiraz görmemesine rağmen o yönetmelik kullanılmıyor da keyfi uygulamada ısrar ediliyor. Bir gün aynı yönetmeliğin bu gün can yakanları yakmayacağı mı düşünülüyor? Herkes intikam derdine düşüyor ise harita üzerinde bir bütün görünmeye aldanmayın, iki parçaya değil de belki onlarca parçaya bölünmüşüz de herkes görmezden geliyor!

Polis ve asker; zor şartlar altında çalışmalarının hak edişlerinin düzenlenmesi ve kaybettirilen itibarlarının iade edilmesi yönünde çalışmalar yapılmalıdır.

Yeni yılın herkese adalet getirmesini dilerken, çeşitli illerden mobbing mağdurlarının gerçek olaylarını anlattığımız kitabın yakında piyasada olacağını da müjdelemek istiyorum.

 

Sizlere daha iyi bir hizmet sunabilmek için sitemizde çerezlerden faydalanıyoruz. Sitemizi kullanmaya devam ederek çerezleri kullanmamıza izin vermiş oluyorsunuz. Daha fazla bilgi için Çerez Politikası