|| Mobbing Nedir? ||

Kelime olarak; psikolojik şiddet, baskı, taciz, rahatsız etme, sıkıntı verme anlamlarına gelen mobbing, çalışma yaşamında bireylere üstleri, eşit düzeydeki çalışanları veya astları tarafından sistematik biçimde uygulanan her tür kötü muamele, tehdit, şiddet, aşağılama gibi davranışları ifade eden anlamlar taşımaktadır. Genellikle işverenler tarafından, İş Kanunlarının işçiyi koruyan tazminat ve işe iade hükümlerinden kurtulmak için işçiyi istifaya zorlamak şeklinde sistematik olarak uygulanmaktadır.

|| Mobbing Nasıl İspatlanır? ||

Hukukun genel kuralları gereği, psikolojik tacize maruz kalan çalışan, maruz kaldığı eylem ve davranışları somut belgelerle ya da tanıklarla ispat etmekle yükümlüdür. Bu sebeple, mobbing oluşturan eylemlerde bulunan kişinin açıkça uyarılması ve bu uyarıların tanıklar önünde yapılması, gerekli yazılı itiraz ve başvurularda bulunulması ve bunların işveren tarafından cevaplandırılmasının talep edilmesi gerekir.  Olayların, anlamsız emir ve uygulamaların kaydedilmesi de bu aşamada önem taşıyacaktır. İşçinin işyerinde küçük düşürülmesine sebep olan bir psikolojik yıldırma hareketi akabinde derhal tutanak tutularak, işyerindeki kişilerin de tanıklıklarına dair imzalarının alınması daha sonra ortaya çıkabilecek ispat sıkıntısını engellemek bakımından son derece önemlidir. Ayrıca alınan tıbbi ve psikolojik yardımlar da Yüksek mahkeme içtihatlarında mobbingin ispatına yarayan önemli deliller olarak görülmektedir. İşyerinde aynı anda birden fazla kişiye mobbing uygulanıyorsa, grup halinde hareket ederek işverene müracaat ve başvuruların birlikte yapılması da ispat kolaylığı sağlayacaktır.

Kaynak: http://www.prizmahukuk.com/Isyerinde-psikolojik-taciz-mobbing.html

|| Mobbing ile ilgili Yasal Dayanaklar ||

| İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi |

İnsan hakları evrensel beyannamesinin konumuzla doğrudan ilgili maddeleri aşağıya aynen alınmıştır. Bu hükümler mobbing konusunu doğrudan düzenlememekle birlikte, insanın beden sağlığının korunması yanında ruh sağlığının korunmasına atıfta bulunması bakımından konuyla ilgili görülmüştür.

Madde 1: “Bütün insanlar hür, haysiyet, ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı dostluk zihniyeti ile hareket etmelidirler.”

Madde 2: “Herkes, ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir akide, milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin işbu Beyannamede ilan olunan tekmil haklardan ve bütün hürriyetlerden istifade edebilir.

Bundan başka, bağımsız memleket uyruğu olsun, vesayet altında bulunan, gayri muhtar veya sair bir egemenlik kayıtlamasına tabi ülke uyruğu olsun, bir şahıs hakkında, uyruğu bulunduğu memleket veya ülkenin siyasi, hukuki veya milletlerarası statüsü bakımından hiçbir ayrılık gözetilmeyecektir.”

Madde 3: “Yaşamak, hürriyet ve kişi emniyeti her ferdin hakkıdır.”

Madde 5:”Hiç kimse işkenceye, zalimane, gayriinsani, haysiyet kırıcı cezalara veya muamelelere tabi tutulamaz.”

Madde 7:”Kanun önünde herkes eşittir ve farksız olarak kanunun eşit korumasından istifade hakkını haizdir. Herkesin işbu Beyannameye aykırı her türlü ayırdedici mualeleye karşı ve böyle bir ayırdedici muamele için yapılacak her türlü kışkırtmaya karşı eşit korunma hakkı vardır.”

Madde 12:”Hiç kimse özel hayatı, ailesi, meskeni veya yazışması hususlarında keyfi karışmalara, şeref ve şöhretine karşı tecavüzlere maruz bırakılamaz. Herkesin bu karışma ve tecavüzlere karşı kanun ile korunmaya hakkı vardır.”

Kaynak: Wikipedia

| İLO (Uluslararası Çalışma Örgütü) FİLADELFİYA BİLDİRGESİ |

IIA) Irk, inanç ve cinsiyetleri ne olursa olsun, bütün insanlar maddi ilerlemelerini ve manevi gelişmelerini, hür ve haysiyetli bir şekilde, ekonomik güvence altında ve eşit şartlarda sürdürmek hakkına sahiptirler.

IIIB)İşçileri, becerilerini ve bilgilerini bütünüyle gösterebilmekten zevk duyacakları işlerde çalıştırmak ve bu sayede ortak refaha en iyi biçimde katkı da bulunmak

G)Bütün işlerdeki işçilerin hayat ve sağlıklarının uygun bir biçimde korunması

Konferans, bu bildirgede sözü edilen ilkelerin, bütün dünya ulusları hakkında tam olarak uygulanabilir olduğunu kabul eder ve şayet bunların uygulama tarzlarında her ulusun sosyal ve ekonomik gelişme derecesinin gerekli şekilde hesaba katılması, gerekirse bu ilkelerin bağımlı durumda olan ulusların yanısıra kendi kendilerini yönetebilecek hale gelenlere aşamalı biçimde uygulanması hususunun bütün uygar dünyayı ilgilendirdiğini doğrular.

Kaynak: http://www.ilo.org/public/turkish/region/eurpro/ankara/about/ilo_filadelfiya.htm

|| TÜRK HUKUKUNDA MOBBİNG ||

| Anayasa: |

Anayasanın 12.maddesine göre,

“herkes kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir. Temel hak ve hürriyetler, kişinin topluma ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva eder.”

Ayrıca çeşitli maddelerinde kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı, kişi hürriyeti ve güvenliği, zorla çalıştırma yasağı, özel hayatın gizliliği ve dokunulmazlığı gibi kişilik hakkı kapsamında yer alır nitelikteki haklar düzenlenmektedir. 11.maddesinde 1. Fıkrasının

“Anayasa hükümleri yasama, yürütme ve yargı organlarını ve şahısları bağlayan temel hukuk kurallarıdır.”

Şeklindeki ifadesi ile de yatay etkisini bir diğer deyiş ile temel hak ve hürriyetlerin sadece kişi devlet ilişkilerinde değil, kişiler arası ilişkilerde de uygulama alanı bulacağını ortaya koymaktadır. Bu durumda temelde kişileri koruyan bu düzenlemeler işçi sıfatını kişileri de koruma kapsamına almakta, işyerinde manevi tacize uğrayan bir işçinin başvurabileceği bir düzenleme teşkil etmektedirler.

| 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu: |

Kanunun “Dürüst Davranma” başlığı altında düzenlenen 2/1.maddesine göre“herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır .”

38. “İyi niyet” başlığını taşıyan 3.maddesine göre ise “kanunun iyi niyete hukuki bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyiniyetin varlığıdır.”

Bu nedenle işçiler ve işverenler, işyerindeki iş ilişkilerinin ifası sırasında birbirlerine, kanunun 2. ve 3.maddesinde bulunan amir hüküm gereği, dürüstlük ve iyi niyet kurallarına uygun şekilde davranmak zorundadırlar.

Ayrıca Medeni Kanun’un kişiliğin korunmasına dair 23. ve 24.maddelerinin de işçi-işveren ilişkilerine uygulanması mümkündür. İşçilerin veya işverenlerin iyi niyet ya da dürüstlük kurallarına aykırı davranışlarından dolayı, 23.ve 24.madde anlamında kişilik hakları zedelenen ve mağdur olan işçinin ya da işverenin tazminat talebinde bulunma hakkı (Md.25) vardır.

23.maddeye göre kimse, hak ve fiil ehliyetlerinden kısmen de olsa vazgeçemez. Kimse özgürlüklerinden vazgeçemez veya onları hukuka ya da ahlaka aykırı olarak sınırlayamaz.

24.maddeye göre ise hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hâkimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir. Kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası veya daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça, kişilik haklarına yapılan her saldırı hukuka aykırıdır”Denilmektedir.

Kanunlar tüzüklerden üstün olması nedeniyle Emniyet Teşkilatında Uygulanan Mobbing konusunda EÖDT ve 3201 ETK’nın hükümlerine riayet edilmeyebilir.

Kaynak: http://www.alomaliye.com/2011/h_irfan_firat_mobbing.htm

| Devlet Memurları Kanununda (657 DMK): |

Memurlar ve diğer kamu görevlileri yönünden 657 sayılı DMK’da çeşitli hükümler bulunmaktadır. Bu hükümler psikolojik tacizi doğrudan yasaklayan maddeler olamamakla birlikte işyerinde kötü muameleyi düzenleyen ve yasaklayan maddelerdir.

657 sayılı DMK’nın “Amir Durumunda Olan Devlet Memurlarının Görev Sorumlulukları”başlıklı 10.maddesinde”…Amir, maiyetindeki memurlara hakkaniyet ve eşitlik içinde davranır. Amirlik yetkisini kanun, tüzük ve yönetmeliklerde belirtilen esaslar içinde kullanır.” denilmektedir.

657 Sayılı DMK’nın  “İSNAT VE İFTİRALARA KARŞI KORUMA” başlıklı 25.maddesinde”Devlet memurları hakkındaki ihbar ve şikayetler, garaz veya mücerret hakaret için, uydurma bir suç isnadı suretiyle yapıldığı ve soruşturma veya yargılamanın tabi olduğu kanuni işlem sonucunda bu isnat sabit olmadığı takdirde, merkezde bu memurun en büyük amiri, illerde valiler, isnatta bulunanlar hakkında kamu davası açılmasını Cumhuriyet Savcılığından isterler.” denilmektedir.

657 Sayılı DMK’nın disiplin cezalarını düzenleyen 125.maddesinde  “Kınama cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır:

125/B maddesi altında

g) İş arkadaşlarına, maiyetindeki personele ve iş sahiplerine kötü muamelede bulunmak,

h) İş arkadaşlarına ve iş sahiplerine söz veya hareketle sataşmak”belirtilmiştir.

| Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğünde:  |

“Madde:4 Kınama cezasını gerektiren eylem, işlem, tutum ve davranışlar şunlardır:..

4) Emrinde çalışanların yetiştirilmesi, eğitimi ve gözetimi görevini yerine getirmemek.

11)  Görev sırasında veya dışında aynı rütbedeki arkadaşlarına karşı saygısız davranmak.”

“Madde:5  Aylık kesimi cezasını gerektiren eylem, işlem, tutum ve davranışlar şunlardır:

10 – (Değişik alt bent: 16/02/1998 – 98/10653 K.) Görev dışında amir veya üstlerine saygısız davranmak.

15 – (Ek alt bent: 16/02/1998 – 98/10653 K. ) Emrinde çalışanları veya Devletin araç ve gereçlerini özel işlerde kullanmak.”

B) 4-10 güne kadar aylık kesimi cezası:

1 – (Değişik alt bent: 16/02/1998 – 98/10653 K.) Kendisi ile aynı rütbede çalışanlara, astlarına veya iş arkadaşlarına karşı onur kırıcı söz söylemek veya davranışta bulunmak.

“Madde:6 Kısa Süreli Durdurma cezası:

10 – Astlarına, aynı rütbedeki arkadaşlarına söz, yazı ya da eylemle hakaret etmek ya da dövme girişiminde bulunmak,

“Madde:7 Uzun Süreli Durdurma Cezasıı

2 – (Değişik alt bent: 16/02/1998 – 98/10653 K.) Amir veya üstlerini söz, yazı, tutum veya davranışlarıyla küçümsemek.

D) 24 Ay Süreli Durdurma Cezası

3 – Görev için de ya da dışında amir ya da üstlerinin eylem ya da işlemlerini eleştirici nitelikte söz söylemek ya da yazı yazmak,

4 – Astlarını, aynı rütbedeki arkadaşlarını dövmek.

5 – (Ek alt bent: 28/05/1988 – 88/12992 K.) Sarkıntılık yapmak.

6 – (Ek alt bent: 16/02/1998 – 98/10653 K.) Amir veya üstlerini dövme girişiminde bulunmak ya da hakaret etmek.

“Madde:8 Meslekte Çıkarma Cezası:

1 – ( Değişik bent: 16/02/1998 – 98/10653 K.) Görevin yerine getirilmesinde dil, ırk, cinsiyet, siyasal düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep ayrımı yapmak, laikliğe aykırı veya bölücü davranışlarda bulunmak ya da emniyet mensupları arasında bu yolda ayrım yapıcı tutum ve davranışlarda bulunmak,

5 – (Değişik bent: 16/02/1998 – 98/10653 K.) Amir veya üstlerini dövmek veya tehdit etmek,

7 – Yetkisini veya nüfusunu kendisine veya başkalarına çıkar sağlamak amacıyla veya kin veya dostluk nedeniyle kötüye kullanmak,

37 – ( Ek bent: 26/07/1983 – 83/6883 K.) Amir ya da üste karşı itaatsızlığa, mukavemete ya da fiilen taarruza tahrik ya da teşvik etmek,”

Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğü Mobbing Konusunda doğrudan bir yaptırım barındırmadığı gibi ast ve üst arasında fark ortaya koymaktadır. Ast ile üst aynı suçu işlediği takdirde aldıkları disiplin cezaları farklı olmaktadır. Bu durumda mobbing konusunda idari soruşturmalarda Amir ve Üstleri koruyan maddelerin olduğu görülmektedir. Fakat Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğü idari bir tüzüktür. Açılacak olan davalar adli yönden değerlendireleceği için verilecek ceza ya da beraatlar başka kanun hükümlerine göre uygulanabilir.

| 6098 Sayılı Borçlar Kanununda: |

“MADDE 417- İşveren, hizmet ilişkisinde işçinin kişiliğini korumak ve saygı göstermek ve işyerinde dürüstlük ilkelerine uygun bir düzeni sağlamakla, özellikle işçilerin psikolojik ve cinsel tacize uğramamaları ve bu tür tacizlere uğramış olanların daha fazla zarar görmemeleri için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür.”

| 4857 Sayılı İş Kanununda: |

İş kanunun 24/2.maddesinin b, c, ve d fıkraları kapsamında işçinin işyerinde gerek işveren gerekse işverenin diğer işçisi ve 3 kişiler tarafından cinsel tacize uğraması koşulunda iş sözleşmesini haklı nedenle derhal fesih hakkı konusunda düzenlemeler içermektedir;

“b) İşveren işçinin veya ailesi üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak şekilde sözler söyler, davranışlarda bulunursa veya işçiye cinsel tacizde bulunursa.

c) İşveren işçiye veya ailesi üyelerinden birine karşı sataşmada bulunur veya gözdağı verirse, yahut işçiyi veya ailesi üyelerinden birini kanuna karşı davranışa özendirir, kışkırtır, sürükler, yahut işçiye ve ailesi üyelerinden birine karşı hapsi gerektiren bir suç işlerse yahut işçi hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ağır isnad veya ithamlarda bulunursa.

d) İşçinin diğer bir işçi veya üçüncü kişiler tarafından işyerinde cinsel tacize uğraması ve bu durumu işverene bildirmesine rağmen gerekli önlemler alınmazsa.”ayrımcılık yasağına ilişkin maddelerle işçinin kişiliğinin korunması sağlanmıştır.

İş Kanununda Eşit Davranma İlkesi

MADDE 5. – İş ilişkisinde dil, ırk, cinsiyet, siyasal düşünce, felsefî inanç, din ve mezhep ve benzeri sebeplere dayalı ayırım yapılamaz.İşveren, esaslı sebepler olmadıkça tam süreli çalışan işçi karşısında kısmî süreli çalışan işçiye, belirsiz süreli çalışan işçi karşısında belirli süreli çalışan işçiye farklı işlem yapamaz.

İşveren, biyolojik veya işin niteliğine ilişkin sebepler zorunlu kılmadıkça, bir işçiye, iş sözleşmesinin yapılmasında, şartlarının oluşturulmasında, uygulanmasında ve sona ermesinde, cinsiyet veya gebelik nedeniyle doğrudan veya dolaylı farklı işlem yapamaz.

Aynı veya eşit değerde bir iş için cinsiyet nedeniyle daha düşük ücret kararlaştırılamaz.

İşçinin cinsiyeti nedeniyle özel koruyucu hükümlerin uygulanması, daha düşük bir ücretin uygulanmasını haklı kılmaz.

Kaynak: http://www.alomaliye.com/2011/h_irfan_firat_mobbing.htm

| İşyerlerinde Psikolojik Tacizin (Mobbing) Önlenmesi konusundaki Başbakanlık Genelgesi |

19 Mart 2011 CUMARTESİ Resmî GazeteSayı : 27879

… Bu doğrultuda, çalışanların psikolojik tacizden korunması amacıyla aşağıdaki tedbirlerin alınması uygun görülmüştür.

1. İşyerinde psikolojik tacizle mücadele öncelikle işverenin sorumluluğunda olup işverenler çalışanların tacize maruz kalmamaları için gerekli bütün önlemleri alacaktır.

2. Bütün çalışanlar psikolojik taciz olarak değerlendirilebilecek her türlü eylem ve davranışlardan uzak duracaklardır.

3. Toplu iş sözleşmelerine işyerinde psikolojik taciz vakalarının yaşanmaması için önleyici nitelikte hükümler konulmasına özen gösterilecektir.

4. Psikolojik tacizle mücadeleyi güçlendirmek üzere Çalışma ve Sosyal Güvenlik İletişim Merkezi, ALO 170 üzerinden psikologlar vasıtasıyla çalışanlara yardım ve destek sağlanacaktır.

5. Çalışanların uğradığı psikolojik taciz olaylarını izlemek, değerlendirmek ve önleyici politikalar üretmek üzere Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bünyesinde Devlet Personel Başkanlığı, sivil toplum kuruluşları ve ilgili tarafların katılımıyla “Psikolojik Tacizle Mücadele Kurulu” kurulacaktır.

6. Denetim elemanları, psikolojik taciz şikâyetlerini titizlikle inceleyip en kısa sürede sonuçlandıracaktır.

7. Psikolojik taciz iddialarıyla ilgili yürütülen iş ve işlemlerde kişilerin özel yaşamlarının korunmasına azami özen gösterilecektir.

8. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Devlet Personel Başkanlığı ve sosyal taraflar, işyerlerinde psikolojik tacize yönelik farkındalık yaratmak amacıyla eğitim ve bilgilendirme toplantıları ile seminerler düzenleyeceklerdir….

kaynak: http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2011/03/20110319-8.htm

|| TÜRK CEZA KANUNUNDA ||

İntihara Yönlendirme:

MADDE 84. –

(1) Başkasını intihara azmettiren, teşvik eden, başkasının intihar kararını kuvvetlendiren ya da başkasının intiharına herhangi bir şekilde yardım eden kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) İntiharın gerçekleşmesi durumunda, kişi dört yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(3) Başkalarını intihara alenen teşvik eden kişi, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu fiilin basın ve yayın yolu ile işlenmesi hâlinde, kişi dört yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(4) İşlediği fiilin anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan veya ortadan kaldırılan kişileri intihara sevk edenlerle cebir veya tehdit kullanmak suretiyle kişileri intihara mecbur edenler, kasten öldürme suçundan sorumlu tutulurlar.

Eziyet:

MADDE 96. –

(1) Bir kimsenin eziyet çekmesine yol açacak davranışları gerçekleştiren kişi hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(2) Yukarıdaki fıkra kapsamına giren fiillerin;

a) Çocuğa, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye ya da gebe kadına karşı,

b) Üstsoy veya altsoya, babalık veya analığa ya da eşe karşı,

İşlenmesi hâlinde, kişi hakkında üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

Kişilerin Huzur ve Sükunun Bozma:

MADDE 123. – (1) Sırf huzur ve sükûnunu bozmak maksadıyla bir kimseye ısrarla; telefon edilmesi, gürültü yapılması ya da aynı maksatla hukuka aykırı başka bir davranışta bulunulması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine faile üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir.

Haberleşmenin engellenmesi

MADDE 124. – (1) Kişiler arasındaki haberleşmenin hukuka aykırı olarak engellenmesi hâlinde, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.

(2) Kamu kurumları arasındaki haberleşmeyi hukuka aykırı olarak engelleyen kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(3) Her türlü basın ve yayın organının yayınının hukuka aykırı bir şekilde engellenmesi hâlinde, ikinci fıkra hükmüne göre cezaya hükmolunur.

TCK SEKİZİNCİ BÖLÜM: ŞEREFE KARŞI SUÇLAR

Hakaret:

MADDE 125. –

(1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden ya da yakıştırmalarda bulunmak veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilât ederek işlenmesi gerekir.

(2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.

(3) Hakaret suçunun;

a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,

b) Dinî, siyasî, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,

c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle,

İşlenmesi hâlinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.

(4) Ceza, hakaretin alenen işlenmesi hâlinde, altıda biri; basın ve yayın yoluyla işlenmesi hâlinde, üçte biri oranında artırılır.

(5) Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır.

Mağdurun belirlenmesi

MADDE 126. – (1) Hakaret suçunun işlenmesinde mağdurun ismi açıkça belirtilmemiş veya isnat üstü kapalı geçiştirilmiş olsa bile, eğer niteliğinde ve mağdurun şahsına yönelik bulunduğunda duraksanmayacak bir durum varsa, hem ismi belirtilmiş ve hem de hakaret açıklanmış sayılır.

İsnadın ispatı

MADDE 127. – (1) İsnat edilen ve suç oluşturan fiilin ispat edilmiş olması hâlinde kişiye ceza verilmez. Bu suç nedeniyle hakaret edilen hakkında kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı verilmesi hâlinde, isnat ispatlanmış sayılır. Bunun dışındaki hâllerde isnadın ispat isteminin kabulü, ancak isnat olunan fiilin doğru olup olmadığının anlaşılmasında kamu yararı bulunmasına veya şikâyetçinin ispata razı olmasına bağlıdır.

(2) İspat edilmiş fiilinden söz edilerek kişiye hakaret edilmesi hâlinde, cezaya hükmedilir.Nitelikli hâller

MADDE 137. –

(1) Yukarıdaki maddelerde tanımlanan suçların;

a) Kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle,

b) Belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle,

İşlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.

Kaynak: http://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k5237.html

|| Kamu Görevlileri Etik Mevzuatı ||

Görevin yerine getirilmesinde kamu hizmeti bilinci

Madde 5 – Kamu görevlileri, kamu hizmetlerinin yerine getirilmesinde; sürekli gelişimi, katılımcılığı,saydamlığı, tarafsızlığı, dürüstlüğü, kamu yararını gözetmeyi, hesap verebilirliği, öngörülebilirliği, hizmette yerindenliği ve beyana güveni esas alırlar.

Dürüstlük ve tarafsızlık

Madde 9 – Kamu görevlileri; tüm eylem ve işlemlerinde yasallık, adalet, eşitlik ve dürüstlük ilkeleri doğrultusunda hareket ederler, görevlerini yerine getirirken ve hizmetlerden yararlandırmada dil, din, felsefi inanç, siyasi düşünce, ırk, cinsiyet ve benzeri sebeplerle ayrım yapamazlar, insan hak ve özgürlüklerine aykırıveya kısıtlayıcımuamelede ve fırsat eşitliğini engelleyici davranışve uygulamalarda bulunamazlar. Kamu görevlileri, takdir yetkilerini, kamu yararıve hizmet gerekleri doğrultusunda, her türlü keyfilikten uzak, tarafsızlık ve eşitlik ilkelerine uygun olarak kullanırlar.

Saygınlık ve güven

Madde 10 – Yönetici veya denetleyici konumundabulunan kamu görevlileri, keyfi davranışlarda, baskı, hakaret ve tehdit edici uygulamalarda bulunamaz, açık ve kesin kanıtlara dayanmayan rapor düzenleyemez, mevzuata aykırıolarak kendileri için hizmet, imkan veya benzeri çıkarlar talep edemez ve talep olmasa dahi sunulanıkabul edemezler.

Nezaket ve saygı

Madde 11 – Kamu görevlileri, üstleri, meslektaşları, astları, diğer personel ile hizmetten yararlananlara karşınazik ve saygılıdavranırlar ve gerekli ilgiyi gösterirler, konu yetkilerinin dışındaysa ilgili birime veya yetkiliye yönlendirirler.

Görev ve yetkilerin menfaat sağlamak amacıyla kullanılmaması

Madde 14 – Kamu görevlileri; görev, unvan ve yetkilerini kullanarak kendileri, yakınlarıveya üçüncü kişiler lehine menfaat sağlayamaz ve aracılıkta bulunamazlar, akraba, eş, dost ve hemşehri kayırmacılığı, siyasal kayırmacılık veya herhangi bir nedenle ayrımcılık veya kayırmacılık yapamazlar. Kamu görevlileri, görev, unvan ve yetkilerini kullanarak kendilerinin veya başkalarının kitap, dergi, kaset, cd ve benzeri ürünlerinin satışınıve dağıtımınıyaptıramaz; herhangi bir kurum, vakıf, dernek veya spor kulübüne yardım, bağışve benzeri nitelikte menfaat sağlayamazlar.

Yöneticilerin hesap verme sorumluluğu

Madde 20 4.fırkasında Yönetici kamu görevlileri, personeline etik davranış ilkeleri konusunda uygun eğitimi sağlamak, bu ilkelere uyulup uyulmadığınıgözetlemek, geliriyle bağdaşmayan yaşantısınıizlemek ve etik davranışkonusunda rehberlik etmekle yükümlüdür.

Etik davranış ilkelerine uyma

Madde 23 – Kamu görevlileri, görevlerini yürütürken bu Yönetmelikte belirtilen etik davranışilkelerine uymakla yükümlüdürler. Bu ilkeler, kamu görevlilerinin istihdamını düzenleyen mevzuat hükümlerinin bir parçasını oluşturur.

Kaynak: http://www.etik.gov.tr/Mevzuat.aspx?id=1

Kaynak: * Hüseyin GÜN ( Çalışma Ortamında Psikolojik Taciz, İşyeri Sendromu, Mobbing/Bullying

*Bu şahsi bir makaledir.

Sizlere daha iyi bir hizmet sunabilmek için sitemizde çerezlerden faydalanıyoruz. Sitemizi kullanmaya devam ederek çerezleri kullanmamıza izin vermiş oluyorsunuz. Daha fazla bilgi için Çerez Politikası