Mobbing mağdurları birer sosyal ölü haline geliyor

Mobbing Derneği Başkanı Hüseyin Gün, mobbing (psikolojik taciz) mağduru kişinin ‘sosyal bir ölü’ haline geldiğini söyledi.
Mobbingi, öncelikle iş yerinde kişi veya grup tarafından hedef seçilen birinin hukuk ve etik dışı yollarla ‘belirli bir süre sistematik’ şekilde saldırıya uğraması olarak tanımlayan Gün, bu eylemlerin söz konusu şahsın ekonomik, sosyal ve psikolojik statüsünde olumsuzluklar meydana getirdiğini kaydetti.

Yedi Renk Eğitim Kültür ve Çevre Derneği’nin Çukurova Üniversitesi Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi (KADAUM) ile ortaklaşa düzenlediği ‘Mobbing ve çalışan kadın’ konulu panel, Mithat Özhan Amfisi’nde gerçekleşti. Etkinliğe katılan Mobbing Derneği Başkanı Gün, kabalık, şiddet, ve cinsel tacizin tek başına mobbing olmadığını dile getirdi. Mobbing sayılabilmesi için işlemin iş yeri sınırları içinde ‘tekrarlar’ özellikte olması gerektiğini hatırlatan Gün, “Aksi halde biz her çatışmayı, sürtüşmeyi mobbing sayarsak, yöneticilerin elini kolunu bağlar, orasını iş yapamaz hale getiririz. Zaten, mobbing mağdurunun hikayesini dinlerseniz, orada diğer çalışanlardan daha farklı muamele maruz kaldığını ifade eder. Yani Anayasa’nın 10’uncu maddesinde sayılan ‘herkes kanun önünde eşit haklara sahiptir’ maddesi çiğnenerek mobbing yapılır. Kişinin en değer verdiği şey olan ‘onurlu çalışma’ hakkına saldırılır ki, oradan çekip gitsin. Mağdur direndikçe aylarca yıllarca olayın şiddeti artar.” dedi.

Çok sağlıklı, zinde, her şeyi idrak edebilen, etik değerlerine saygılı bir insanın ‘mobbing sonucu’ birden toplumda sorunlu, ailesine yük haline gelmiş olabileceğini anlatan Hüseyin Gün, bu davranışa uğramışların hayatının ‘mobbing öncesi ve sonrası’ diye ikiye ayrıldığını ifade etti. Uzmanların mobbing mağdurlarının dünyada asla tedavi olmadığını söylediğini ileri süren Gün, “Ancak ölünce, onunla gider. Çünkü ruhsal travmanın tedavisi yok. Sadece bastırılabilir veya ötelenebilir. Psikolojik travma yaşayan mobbing mağdurlarının ilk düşündüğü şey ya kendisine (intihar) veya karşısındakine dönük şiddettir. Bundan dolayı mobbing kalıcı hasarlar oluşturabiliyor.” şeklinde konuştu.

Çocuklar arasında ‘akran zorbalığı’ diye nitelendirilen ‘sindirme ve yıldırmayı’, ‘bulliying’ kavramıyla açıklayan Gün, şöyle devam etti: “Akran zorbalığı mobbing kadar önemli. Kadına şiddetin nedenlerinin başında bu olgu yatıyor. Pek farkına varılmayan ‘bulliying toplumda kanıksanmış, ‘çocuktur, böyle yapar’ diye düşünülen, bir konu; ama öyle değil. Bulliying çocuklarda çok önemli sorunlara yol açar. O çocuk yetişir, toplumun içinde bir cani haline gelebilir. Bizlerin hayatını söndürür.”

KADININ KADINA MOBBİNGİ DAHA ŞİDDETLİ OLUYOR

Mobbing üzerine yapılmış araştırmalardan bahseden Gün, yüzde 66’si kadınlar, yüzde 33’ü erkeklerden oluşan 2 bin 638 öğretmenin katıldığı anketin sonuçlarını verdi. Gün, şunları söyledi: “Bu çalışmaya göre iş yerlerinde mobbingi yüzde 85 erkekler kadınlara yapıyor. Yüzde 65 oranında kadınlar birbirlerine uygulamış. Kadının kadına mobbingi çok daha şiddetli oluyor. Derneğimize 42 bin başvuru var. Kadın mağdur, hemcinsi için ‘beni anlaması gerekirdi; çünkü o da çocuk doğurdu’ diyor. Çoğu kadın özellikle finans sektöründe ‘kadın yönetici istemiyorum’ isteğinde bulunuyor. 328 otel çalışanı kadınının yüzde 30,2’si mobbing mağduru olduğunu iddia etmiş. Makine, tekstil ve otomotiv sektöründeki 192 kişinin yüzde 88’i bu muameleye maruz kaldığını belirtmiş. Rakamlar sektörden sektöre değişiyor.”

Yedi Renk Eğitim Kültür ve Çevre Derneği Başkanı Seda Hınçal ise mobbing konusunda da çok duyarlı olduklarını vurguladı. Hınçal, mobbing ile mücadelede başarıya ulaşabilmek için STK, kamu, özel sektör ve üniversiteler ile işbirliği yaparak, ‘Mobbing ile Mücadele Platformu’nun kurulmasına öncülük edeceğini duyurdu.

Ç.Ü. Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç.Dr. Filiz Yurtal’ın yönetimindeki panelde Ç.Ü. İletişim Fakültesi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Nüket Elpeze Ergeç, Ç.Ü. Teknik Bilimler MYO Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Nigar Yarpuz Bozdoğan da ‘mobbing’ konusunda birer sunum yaptı. Programda kum sanatçısı ressam Ramazan Yumrutepe’nin gösterisi ilgiyle izlendi