Krallıklara yönetilme devri sona ermiştir. Yeryüzünde sembolik birkaç ülke dışında krallıkla idare edilen bir ülke yoktur. Her ülke kendi kültürüne, bulunduğu coğrafik koşullara, sahip olunan din anlayışı vb kriterlere göre rejim tayin ederek kendi toplumunu yönetmektedir. Peki Türkiye nasıl bir rejim ile idare edilmektedir.

Türkiye görünürde demokratik bir hukuk devletidir. Kamu ve özel sektörde kralların paylaşarak yönettiği bir ülkedir. Bunlara küçük krallıklar diyebiliriz. Bununla ne demek istiyorum? Bununla şunu demek istiyorum. Türkiye’de özellikle kamuda, bir kısım insanların sürdürdüğü saltanat başka ülkelerin devlet başkanlarında bile yoktur. Türkiye’de üst düzey yöneticilerin birçoğu sanki bir kral gibi davranmaktadır. Hukuku çiğnemek, insan haklarını hiçe saymak, yanlı davranmak bunlar için normal olağan ve bir davranıştır. Bunlar kraldır, ne demişlerse, ne söylemişlerse doğrudur. Aksini söylemek krala hürmetsizliktir.

Türkiye bu kralların çatışma ve didişmelerine tanıklık eder. Bürokrasi savaşında, krallar her zaman galip gelir. Bunlar kimi istiyorlarsa o kişiyi göklere çıkarırlar, kimide istiyorlarsa onu yerin dibine batırırlar. Krala yakın olanlar, el pençe divan duranlar kralın nimetlerinden faydalanırlar. Krala boyun eğmeyenler ise kralın kahredici cezalarına maruz kalırlar.

Krallar olağanüstüdür. Onlar yanılmazlar. Her şeyin en doğrusunu onlar bilir. Kralların son model arabaları, özel şoförleri sekreterleri ve kapıda el pençe divan duran köleleri vardır. Krallar, fakirin fukaranın parasıyla ülke ülke gezerler. Otel faturalarını, yol paralarını, lüks lokantalarda yedikleri yemeklerin paralarını devlet öder. Yani fakirin fukaranın parasını devlet bu kralların midesine indirir. Krallar ülke ülke gezerek devletin ödediği harcırahlarla arsalar alırla, apartmanlar ve villalar alırlar.

Fakirin fukaranın çocuğu yiyecek ekmek bulamazken bu kralların çocukları ADB’de, Avrupa’da okur. Bu kralların çocukları kendi imkânları ile Avrupa’da okumazlar. Bu krallar önce devlet imkânlarını sonuna kadar kullanarak bir kısım insanlara devlet malını çaldırırlar sonra bu çalınan miktardan paylarını düşeni alırlar. Bunun adı burstur. Burs almak her çocuğun hakkıdır. Ama nedense çalışkan bir fakir çocuğuna yurtdışında okuması için kimse burs vermez. Bu yoldan elde edilen kazançlar haramda sayılmaz. Nede olsa kendileri doğrudan çalmamaktadırlar. Eğer bu bir suç ise devleti soyan hırsızın suçudur. Allah soracaksa ona sorar. Bunlar, ak pak gözükmek için, dini sonuna kadar kullanırlar. Bunlar sosyalist, dürüst devrimci gözükmek için yoldaşlarının gözünde namuslu rolleri oynarlar. Bunların Avrupa’da fakirin fukaranın parasını yiyerek semizlenen çocukları özel sektörde adeta kapışılırlar. Kralların çocukları ticaretin ‘T’ sini bilmeden işadamı olurlar.

Türkiye çapında dağıtım şirketleri kurarlar. Uluslararası ticaret yaparlar. Devlette yağmalanacak kuruluşların en üst noktasından işe başlarlar. Kralların çocukları birer küçük kral olarak devleti yönetmek için rollerini üstlenirler. Bu kısır döngü böylece devam eder gider. Devlet, kanunları zayıfa zavallıya işletir. Toplum ahlak  kurallarını zayıfa işletir. Kralların çocukları diledikleri kadar yer, arzu ettikleri kadar gezer, sınırsız ve doyumsuz seks yaşarlar. Ahlak, din kitap, dürüstlük onlar için gerektiğinde lazım olan şeylerdir.

Kralların çocukları sevgililerini sık sık değiştirirler, ” buna birlikte olmak ” denir, bu ahlaksızlık değildir, ama zayıf biri bir gönül ilişkisine girerse bu suçtur bu ahlaksızlıktır bu zinadır. Krallar ve kulları her zaman böyle yaşarlar. Alan razı veren razıdır. Bir devlet kuruluşunun başına gelen kral hazretlerinin bütün yakın çevresi kısa sürede zengin olurlar, krallar sınıfındaki yerlerini alırlar ama kimse sormaz dur bakalım bu imkânları nasıl elde ettin diye. Kralın çocukları kral olurlar, kulun çocukları kul olurlar.

Kolay gelsin

Tarık TURNA

Sizlere daha iyi bir hizmet sunabilmek için sitemizde çerezlerden faydalanıyoruz. Sitemizi kullanmaya devam ederek çerezleri kullanmamıza izin vermiş oluyorsunuz. Daha fazla bilgi için Çerez Politikası