Av. Durdu GÜNEŞ
Bugün Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslarası Mücadele Günü. BM Genel Kurulu 1999 yılında toplumda farkındalık oluşturmak amacıyla 25 Kasımı Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü olarak ilan etmiştir.

BM Genel Kurulu bu kararı alırken şu tarihi olay etken olmuştur: Dominik Cumhuriyeti’ni Rafael Trujillo (1891-1961) 1930 ila 1961 yılları arasında yönetmiştir. Mirabal Kardeşler olarak bilinen üç kız kardeş, Trujillo muhalifidir. Trujiilo bir konuşmasında; “Ülkede iki tehlike var: “Kilise ve Mirabal Kardeşler” şeklinde açıklama yapmıştır. Bu konuşma sonrasında bu üç kız kardeşe tecavüz edilmiş ve öldürülmüştür. BM Genel Kurulu bu olaydan yola çıkarak “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü olarak karar almıştır.

Dünya Sağlık Örgütü istatistiklerine göre, dünyadaki üç kadından biri hayatları boyunca en az bir kez fiziksel ya da cinsel saldırıyla karşı karşıya kalıyor.
Birleşmiş Milletler kadın biriminin bu yıl 25 Kasım sloganı: “Beni de duy” olarak belirlenmiştir.

Bir ülkede kadınlara karşı davranışların niteliği, toplumun çağdaş değerlerle ve demokrasiyle ne ölçüde buluştuğunun göstergesidir.

Kadınlar ve erkekler arasında görev, sorumluluk ve rollerin paylaşımındaki eşitsizlikler, toplumsal algılar, eğitimdeki çarpık anlayış, eşit olmayan güç ilişkileri, kadınların ikincilleştirildiği bir sosyal yapıya neden oluyor.

Sonuçta ortaya çıkan toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve kadına karşı şiddet, sadece kadınların sorunu değil, bir toplumun insanlık sorunudur.

Toplumsal algımızın bir çıktısı olarak kadınlarla ilgili deyimlerimiz:

Kaşık düşmanı. Saçı uzun aklı kısa. Kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceksin. Kız gibi (yepyeni, taze, henüz ellenmemiş, bozulmamış vb., anlamına) Karı gibi (sırıtmak, gülmek, konuşmak, yürümek, saçını uzatmak, giyinmek vb.) Erkek gibi cesur (vb erkeğe “yakışan sıfatlar”), maşallah! Eksik etek. Elinin hamuruyla erkek işine karışma!

Toplumsal algımızın bir çıktısı olarak kadınlarla ilgili atasözlerimiz:

Avradın malı, eşeğin nalı. (Malatya) Avrat kıtlık bilmez, çoban yokluk bilmez. (Adana)) Erkeğin kıllısı (hazreti) Aliden, kadının kıllısı (hazreti) ayıdan. (Çankırı) Kadını eve bağlayan altın şıkırtısı değil beşik gıcırtısıdır. (Fatsa, Ordu) Kadının kazdığı kuyudan su çıkmaz. (Malatya) Kancık yalanmadan erkek dolanmaz. (Adana; Gaziantep; Hatay) Karı kesenin şıkırtısına, ağzın şapırtısına bakar. (Eskişehir)
Kadınlara yönelik davranışlar sadece bir mevzuat meselesi değil, bir eğitim meselesi, bir zihniyet meselesi, bir kültür meselesidir.

Eğer zihnimizde, yüreğimizde, hayatımızda kadını tam, saygın, özgün, bir insan olarak algılamıyorsak; kadınlarla ilgili gayri insani davranışları sadece rutin bir kınamaya, törensel bir güne ve bir nutuk konusu malzemeye dönüştürüyorsak böylesi günler mizansen bir tiyatrodan öteye gitmeyecektir.

Erkeği, nirengi noktası alarak kadını kategorize etmeye çalışmak yanlıştır. Kadın ve erkek, iki ayrı insandır. Kadınla erkek birbiriyle eşit değildir. (Eşitlik hukuksal bakımdandır) Kadın eşsizdir.(Benzersiz ve özgün anlamında) Kadının erkekle ilişkisi astlık değil, üstlük şeklinde olamaz. Kadınla erkek; birbirini anlamlı kılan, birbirini tamamlayan iki insandır sadece. Böyle algıladığımız takdirde kadına şiddetin zihniyet arka planı ortadan kalkmış olur. Siyasi kararlarla, mevzuat düzenlemeleriyle kadına şiddet tam olarak çözülemez. Öncelikle beyinlerde, yüreklerde çözülmesi gerekir. Aileden başlayarak iyi bir eğitim programıyla bu konuda olumlu bir zihniyet inşa edebiliriz.

Toplumda kadının rolü bizim insanı gelişmişliğimizin göstergesidir. Kadına şiddet insanlığın insanlık bakımından sınıfta kaldığının işareti olup gayri insani bir davranıştır. İnsani tekamülümüz ancak kadına muhabbet ve hürmetle gerçekleşebilir.

Sizlere daha iyi bir hizmet sunabilmek için sitemizde çerezlerden faydalanıyoruz. Sitemizi kullanmaya devam ederek çerezleri kullanmamıza izin vermiş oluyorsunuz. Daha fazla bilgi için Çerez Politikası