İş dünyasının üzerinde en çok tartıştığı kavramlardan olan mobbing, en fazla yetenekli iş gücünü mağdur ediyor. Araştırmalara göre asıl mobbing gelecek vaat eden personele uygulanıyor. Şirket yöneticileri ve şirket çalışanları yetenekli personeli ve yöneticiyi tehdit olarak algılayıp, kişiyi iş yapamaz hale getiriyor. Bu da şirketlerin verimlilik ve işgücü potansiyelini baltalıyor. İş yaşamının mobbing ile mücadeleye ne kadar hazırlıklı olduğunu sorgulayan Mobing Eğitim ve Destek Merkezi, yöneticiler ve insan kaynakları profesyonellerinin yer aldığı mobbing araştırmasının sonuçlarını açıkladı. Buna göre şirketlerin mobbing konusundaki farkındalığı ve bu alanda yaptığı hazırlığın yok denecek kadar az olduğu ortaya çıktı. Bu durumun da şirketlerin yakın gelecekteki en önemli sorunlarından biri olması bekleniyor. Uzmanlara göre Mobbinge uğrayanlar arasında en fazla öne çıkan kesim işini iyi yapan ve özel yeteneklere sahip kişiler oluyor. Şirket yöneticileri ve şirket personeli kendilerinden üstün yetenekli alt çalışanı bir tehdit olarak algılayarak, ona karşı ağır sistemsel yaptırımlar geliştiriyor. Ayrıca araştırmalara göre mobbing sadece yöneticinin çalışana uyguladığı bir system olarak tanımlanmıyor. Çoğu kez çalışanlar da şirket yöneticisine mobbing yapabiliyor. Bu durum rekabet arenasında da şirketleri zor durumda bırakıyor ve şirketlerin geleceğini tehdit ediyor. Mobbing Eğitim ve Destek Merkezi Kurucusu Çağlar Çabuk ile İstatistik ve Yöneylem Araştırmaları Uzmanı Ceyda Afacan, Yeni Borçlar Kanunu’nun 417’nci maddesinin mobing’i önleme yükümlülüğünü işverene yüklediğini, yasa çıktıktan üç ay sonra mobbing iddiasıyla ilgili açılan davalarda patlama yaşanabileceğini belirtti. Bu gelişmeden yola çıktıklarını anlatan Çabuk, araştırmaya katılan hemen her sektörden 244 kişiye 22 soru sorduklarını ve ortaya çıkan tabloda Türkiye’deki şirketlerin mobbing’e hazırlıksız olduğunun görüldüğünü söyledi.

YÜZDE 86’SINDA PROSEDÜR YOK!
Araştırmaya katılanların yüzde 86’sı mobbing soruşturması için kurumunda uygulanan bir prosedür olmadığı yanıtını verirken, kurumunda mobbing prosedürü olduğunu belirtenlerin sayısı ise yüzde 7. Şirketlerin sadece yüzde 7’sinde mobbing prosedürünün hazırlık aşamasında olduğuna dikkat çeken Çabuk, ‘çalışan şikayet hattı’ olan şirket oranının da halen yüzde 24 seviyelerinde olduğunu söyledi. Kurumların, yüzde 48’inde etik yönetmeliğin bulunmadığını belirten Çabuk, yüzde 88’inde mobbing eğitiminin hiç yapılmadığına da dikkat çekti. Çabuk, ayrıca “Gördüğümüz en büyük sorunlardan biri de mobbing gerçekleşmesi durumunda kurumların yaklaşımları. Anket katılımcılarının yüzde 44’ü, mobbingle ilgili mağdur çalışanın yaptığı şikâyet sonrasında, onunla görüşmediğini söylüyor. Yüzde 38’i ise şikâyet edilen kişiden önce mağdur ile görüşüldüğünü söylüyor. Şikâyet edilenlerle görüşme yapılmadığını söyleyen yöneticilerin oranı yüzde 44. Bu oldukça önemsenmesi gereken bir sonuç” dedi.

“DAHA YOLUN BAŞINDAYIZ”
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Çalışma Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı Nurcan Önder de mobbing ile mücadelede henüz yolun başında olduklarını, kanun hazırlanmadan önce tüm kuruluşların ve sosyal tarafların fikirlerini aldıklarını söyledi. Önder, 21 Mayıs 2012’de yayımlanan genelgeyle kurulan Psikolojik Tacizle Mücadele Kurulu’nun ilk toplantısını haziran ayında yaptıklarını hatırlatarak, şunları anlattı: “Bu kurul, mobbing ile mücadelede karar ya da tavsiye verecek bir birim olarak kuruldu. İki adımdan oluşan, 2012-2014 yıllarını kapsayan bir eylem planı hazırladık. İlk adımı kurumsal kapasitelerin arttırılması ve eğitim, ikinci adımımızı da, veri toplama ve mevzuat geliştirme olarak belirledik. Bu konuda acele etmek istemiyoruz. Tüm tarafların görüşünü alıp, mümkün olduğunca veri toplayıp, ondan sonra kanun çalışmasını yapmak istiyoruz.”

4 BİN 28 MAĞDUR ALO 170’TEN DESTEK İSTEDİ
Genelge çıkar çıkmaz Alo 170 Hattı’nı kurduklarının da altını çizen Önder, “Bu alanda psikologlar görevlendirdik. 4 Ekim 2012 itibariyle mobbing şikâyet ve ihbar hattına toplam 4 bin 28 başvuru oldu. Psikologlar başvuru yapanlara, ortalama 24 dakika vakit ayırıyor. Arayanlara, psikolojik desteğin yanı sıra, hukuki yönlendirme de yapılıyor” dedi. Önder’in verdiği bilgiye göre, toplam 4 bin 28 başvurunun yüzde 68’i özel sektörden, yüzde 32’si de kamudan geldi. Özel sektörden gelenlerin yüzde 44’ü kadın, yüzde 51’i erkek, kamudan gelenlerin ise yüzde 51’i kadın, yüzde 49’u erkek. Gelen aramaların yüzde 30’unda mağdurlar çalıştıkları yerleri belirtmek istemiyor. Çalıştıkları yeri söyleyen kişilerden yapılan istatistiğe göre de, kamudan, sanayi sektörüne, sağlık ve bankacılık sektörlerinden şikâyetler yoğunlukla geldi.

İŞ YAPTIRMAMAK MOBBİNG
Uzmanlara göre mobbing’e uğrayanlar arasında en fazla öne çıkan kesim işini iyi yapan ve özel yeteneklere sahip kişiler oluyor. Şirket yöneticileri kendilerinden üstün yetenekli alt çalışanı bir tehdit olarak algılayarak, ona karşı ağır sistemsel yaptırımlar geliştiriyor. Kişinin iş geliştirme gücünü kırmak, motivasyonunu düşürmek ve iş yapamaz hâle getirmek mobbing’in ana hedefini oluşturuyor. Böylece yetenekli çalışanın işine ve kurumuna hissettiği aidiyet sistem yöneticileri tarafından azaltılıyor. Wikipedia’da en fazla mobinge uğrayan kesimin özellikleri şu şekilde sıralanıyor:
 İşini çok iyi, hatta mükemmel yapan,
 İlişkileri olumlu olan ve çevresindekilerce sevilen,
 Çalışma ilkeleri ve değerleri sağlam, bunlardan ödün vermeyen,
 Dürüst ve güvenilir, kuruluşa sadık,
 Bağımsız ve yaratıcı,
 Mobbing yapanın yeteneklerinden üstün özelliklere sahip olmak.

“VERİM KAYBI YARATIYOR”
“Akbank Yönetim Kurulu Üyesi Aykut Demiray da “Eskiden çok otoriterdik, giderek öğrendik ve demokratikleştik. Mobbing’in anlaşılmış, öğrenilmiş ve devlet tarafından kabullenilmiş olması çok önemli bir gelişme” diye konuştu. Akbank’ın da bu konuda çalışmalar yürüttüğünü kaydeden Demiray, mobbing’in verim kaybı yaratacağını, dolayısıyla şirketlerin bunu bilinçli olarak ele alıp engellemesi gerektiğinin de altını çizdi.

MÜCADELEDE ÜÇ UNSUR ŞART!
Mobbing Eğitim ve Destek Merkezi Kurucusu Çağlar Çabuk, mobbing’e karşı mücadeleden söz edebilmek için, üç unsurun varlığının gerektiğini, ancak araştırmanın sonucunun Türkiye’de henüz bu unsurların bir arada olmadığını gösterdiğini söylüyor.
 Mobbing’in kurumların etik ilke ve kodları arasında net olarak tanımlanması gerekiyor. Ancak araştırma sonucuna göre, kurumların yüzde 48’inde Etik Yönetmelik bulunmuyor.
 Mobbing şikâyetlerinin yapılacağı mekanizmaların ve izlenecek prosedürlerin oluşturulması gerekiyor. Ancak Türkiye’de, etik yönetmeliği bulunan kurumların yüzde 74’ünde, bulunmayanların yüzde 98’inde prosedürler de, mekanizmalar da yok.
 Mobbing’in oluşmasını engellemek için, en üst kademeden başlayarak tüm çalışanları kapsayacak şekilde genişletilen eğitimler gerekiyor. Buna karşın, araştırmada kurumların yüzde 88’inde mobbing eğitiminin hiç yapılmadığı görülüyor.

“MOBBİNG CİNAYETTİR”
Mobbingle Mücadele Derneği Başkanı Hüseyin Gün ise “Mobbing’i cinayet ve cinayete teşvik olarak görüyoruz” dedi. Öğretim üyelerinin rektörün mobbing’i nedeniyle intihar ettiğini, bir bakanın danışmanının bile mobbing mağduru olduğunu söyleyen Gün, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’de geçen yıl antidepresan kullanımının 64 milyon kutuya yükseldi. Bu yükselmede iş yaşamındaki mobbing mağdurlarının çok önemli bir payı var. Gördüğümüz vakalar bunu bize kanıtlıyor” dedi.

Sizlere daha iyi bir hizmet sunabilmek için sitemizde çerezlerden faydalanıyoruz. Sitemizi kullanmaya devam ederek çerezleri kullanmamıza izin vermiş oluyorsunuz. Daha fazla bilgi için Çerez Politikası