Sezayi ALTUN

Son zamanlarda, çocukların ağzından çok sıklıkla çıkan bir kelime var, ”ezik”. Ezmekten geliyor. Üstüne basarak ya da bir şeyin arasında sıkıştırarak yassılaştırmak, çiğnemek gibi anlamları var. Mecazi manası ise, üzmek, sıkıntıya sokmak, sindirmek. Dolayısı ile ezik insan, sıkıntılı, sinmiş insan demek. Çocukların ağzına yakışmayan bu kelime, maalesef hayatın acı bir gerçeği. Ailede, sosyal hayatta ve iş hayatında bir çok sorunun temelinde bu var.

Önceki yazımda ezilen insan ya ezer ya da karıncayı ezmez demiştim. Bir yetimhanede büyüyen iki kardeşten biri serseri ve ailesine karşı sorumsuz biri olmuş. Diğeri ise çalışkan, işine sadık ve ailesine bağlı bir erkek olmuş. Her ikisine de nasıl böyle olduğu sorulduğunda aynı cevabı veriyorlarmış.” Siz de benim şartlarımda büyüseniz, aynısı olurdunuz.”

Ezilmek önce ailede başlıyor. Anne babanın çocukları ezmesi veya kardeşler arasındaki eziyet. Hatta anne karnında başlıyor desek yanlış olmaz.Anne adayının stresten uzak durması, içki sigara içmemesi, çocuğunu dünyaya getirme arzusu , bebeğin psikolojisini etkiliyor. Uzmanlar, çocuklara her zaman istenen çocuk olduğunun hissettirilmesini, anneye sıkıntı veren hamilelik ve doğum hikayelerinin çocukların yanında anlatılmamasını, annenin durumu müsaitse emzirmesini, mümkün olduğu kadar fiziksel temas kurmasını , kısacası sevgiye aç bırakılmamasını tavsiye ediyorlar. Birinci kural sevmek.Kabahat işlediklerinde veya kardeşler  arasındaki sorunlarda , doğru karar vermek, cins ya da yaş ayrımı yapmadan hakemlik yapmak onların adalete inancının temellerini atar.Temel sağlam olursa, sarsıntının şiddeti ne olursa olsun ayakta kalır.İkinci kural adil olmak. Psikolojik veya fiziksel şiddet gören çocuk dışa açılmaya başladığında, eskilerin deyimi ile aklı sürmeye başladığında, sorunlar büyümeye başlar. Sosyalleştiği  dönem, yani arkadaş edindiği, okula gittiği dönem sıkıntılı olur. Başka çocukların hayatları ile kendisininkini kıyaslayıp ya hırçınlaşır ya içine atar. Çünkü bu yaşlar duygusal yaşlardır. Zihin dünyası uyanık olmadığı için olayları akılla çözemez. Duygu dünyası alt üst olur, yaralanır. Ergenlikte yaşayacağı daha büyük sorunların kapısını vurmaya başlar. Eğer bilerek ya da bilmeyerek çocuklarınıza 0-7 yaş arasında eziyet ettiyseniz, yedi yaşından sonra kuracağınız iyi bir duygusal iletişim ile sorunları çözme şansınız var. Bunu da ihmal ederseniz, ergenlikte geçmiş olsun. Herşey ters teper. Üçüncü kural, iyi takib etmek ve telafi etmek.

Çocuğun okulda ya da sokakta, çocuklar arasındaki ezme-ezilme vakalarındaki tavrında evdeki durumu belirleyicidir şüphesiz. Ancak yine de yeni huylar öğrenme yaşı olduğu için, evde aldığı eğitimin tersine davranışlar geliştirebilir. Mesela, tek çocuk ise okulda ciddi kıskançlık duygusu ortaya çıkar. Çünkü, bunu daha evvel bilmiyordur. Veya evde hiç  yapılmayan bir yanlışı arkadaşlarının tesiri ile yapmaya başlar. Mesela, dersleri iyi olmayan bir arkadaşına “ezik, ezik” diye tempo tutabilir ya da özrü olan bir arkadaşı ile alay edebilir. Böyle durumlarda, gayet yapıcı müdahil olmak gerekir. Dersleri ile alay etmek yerine arkadaşının derslerine yardımcı olmasını, insanların özürleri ile eğlenmenin asıl özür olduğunu anlatın. Empati yapmayı öğretin.”Ezik” kelimesini,sözcük dağarcığından çıkarın. Tekerlekli sandalyeye mahkum engellilerin katıldığı bir yarışma duymuştum. Birisinin sandalyesi devriliyor. Önünde giden arkadaşı dönüp yardım ediyor. Sonra hepsi yardıma geliyor ve elele yarışı bitiriyorlar. Ezip geçmenin, tek başına kazanmanın kural olduğu sağlam(!) insanlar için, kimbilir ne kadar basit bir hikaye? Hangi taraf engelli acaba? Dördüncü kural merhamet duygusu aşılamak , paslaşmayı ve başarıyı paylaşmayı öğretmek.

Bu yapıcı yaklaşımların hem çocuğunuzun dengeli, huzurlu, kendine güvenen bir insan olması için, hem de toplumsal huzur için önemi çok büyüktür. Hem ebeveyn olmanın, hem toplumsal bir varlık olmanın gereğidir. Bir nevi kişisel sosyal sorumluluktur.Çevrenizde mobbing uygulayan insanlara bir bakın. Çocuğunuzun öyle biri olmasını ister misiniz? Doğru-yanlış, günah-sevap,haram-helal gibi kavramları öğretirken ihmal ettiğimiz bir şey vardır. İspatı mümkün yani somut yanlışlar, günahlar üzerinde çok dururuz ama, ispata muhtaç günahları ıskalarız. Para çalmak  ne kadar kötü ise, insanların psikolojisini bozup zaman, emek ve enerjilerini, hatta hayallerini çalmak da o kadar kötüdür. Eğer zulüm, işkence veya kötülük adı her neyse, o tarafa bir gol atmak istiyorsanız, bir çocuğun içine iyilik tohumu ekin. Bu çarkın bir dişini bozun. Fenalık zincirinin bir halkasını kırın. Zulm edenin gönül bahçesini ayrık otları ve dikenler kapladıkça, sizin gönül bahçeniz rengarenk çiçeklerle bezenecek. Kolay değil ama, emin olun böyle olacak. Ben, kendi uyguladığım bir metodu tavsiye etmek istiyorum. Canım yanınca kendime, toprakta ekili çiçek alıyorum.Kalıcı olsun diye

Sizlere daha iyi bir hizmet sunabilmek için sitemizde çerezlerden faydalanıyoruz. Sitemizi kullanmaya devam ederek çerezleri kullanmamıza izin vermiş oluyorsunuz. Daha fazla bilgi için Çerez Politikası