Hüseyin GÜN*
Kurucu Genel Başkan

Hüseyin Gün 1960 Yılında Kahramanmaraş’ın Göksun ilçesinde doğdu. Dokuz Eylül Üniversitesi İ.İ.B.F. İşletme bölümünden 1986 yılında mezun oldu. Memuriyet hayatına Yem Sanayi Türk A.Ş. de Personel Şefi olarak başladı. Yem Sanayi Türk A.Ş. nin Özelleştirilmesi nedeniyle Devlet Hava Meydanları İşletmesine geçti. DHMİ Nöbetçi Hava Limanı Müdürü, Personel Daire Başkan Yardımcısı, Personel Daire Başkanı, Eğitim ve Sosyal İşler Daire Başkanı görevlerinde bulundu. 2010 Yılında bir grup gönüllü ile birlikte Mobbing ile Mücadele Derneğini kurdu.

Kendini tamamen mobbing ile mücadeleye adayan Hüseyin GÜN, çok kısa bir sürede Derneği ülkemizin saygın sivil toplum kuruluşarından biri haline getirdi.

Hüseyin GÜN ne yazık ki genç denilebilecek bir yaşta 4 Şubat 2017 Tarihinde kalp krizi sonucu vefat etti.

Hüseyin GÜN’ün Kaleminden…

Mobbing İle Mücadele Derneği her türlü siyasi kaygıdan uzak, insanların temel yaşam haklarından başka bir alanla uğraşmayan, hiçbir ayrımcı, kayırmacı görüşe, düşünceye sıcak bakmayan, bir mobbing mağdurunu koruyalım derken başka mağduriyetlere asla neden olmak istemeyen, her zaman ve zeminde her tür olumlu eleştiriye açık, yanlış yaptığında özür dileyerek yaptığı hatayı derhal telafi etmeyi düstur edinen, başka derneklerin 100 yılda kat edemeyeceği mesafeyi 6 yılda başaran, güven duyulan, umut kapısı olan, çalışanların yalnızım, çaresizim feryadını duyup koşan, bir dernek olmuştur.

Bu Derneği ilk kurduğumuzda bir çok arkadaşım kağıt üzerinde kalmış sıradan bir dernek olarak kalacağını düşünmüş olabilir. Çünkü Türkiye’de Sivil Toplumun Güçlenmesi maalesef istenmiyor. Halkımız sivil toplum örgütlerinin kıymetini bilmiyor.

Örgütlü toplumun vatandaşını ezdirmeyeceğini düşünemiyor. Herkes şöyle düşünüyor birileri bir şey yapsın ihtiyacım olduğunda beni de korusun yada yardım etsin.

BÖYLE BİR DÜNYA YOK…

Siz Sivil toplum örgütlerine yardım etmezseniz katkı sağlamazsanız ben bir şey yapamam. Halbuki sen ve ben, diğerleri hep beraber bir araya gelirsek, cüzi katkılarımızı, emeğimizi, fikirlerimizi ortaya koyarsak devasa bir güç elde ederiz. Ancak ülkemizde sivil topluma bakış açısı içler acısı.

Ne katarım değil, ne kaparım anlayışı hakim.

Sivil topluma üye olursam benim kârım ya da çıkarım ne olacak cümlesiyle başlayan konuşmalar beni her zaman çok rahatsız etmiştir. Sivil toplum örgütleri kar ya da çıkar yeri değildir. Adı üstünde sivil toplum oldukları için gönüllülük esastır.

Kendisini korumayanı, kimse koruyamaz. Hayvanlar aleminde de bu böyledir. Aslanlar saldırdığında hiçbir çaba sarf etmeyen bufaloya sürüden hiçbir yardım gelmemektedir. Ancak aslanların saldırısına uğrayan kurban direndiğinde sürü derhal yardımına koşmaktadır. Türk vatandaşlarının çoğunda demokratik bilinç düzeyi düşük olduğu için kendisi, başkaları mağdur olduğunda onun yanında saf tutmak yerine kendisi zorda kaldığında başkalarından karşılıksız yardım istemektedir. Türk vatandaşlarının düşündüğü beklediği gibi bir dünya henüz kurulmadı ya da keşfedilmedi. Belki 2.Nuh tufanından sonra kurulabilir.
Dernekler üyelerinin aidatları ve bağışlarla ayakta dururlar. Bizim derneğimizin aylık aidatı 5 liradır. Bu parayı bütçesine yük sayan bazı üyelerimiz bu kadar düşük aidatlarını bile ödememektedirler. Biz mobbingder olarak, her türlü cefaya katlanmaktayız ve günden güne de büyümekteyiz.

Ülkemizde genel anlayış şudur, sen çalış, sen yap, riske katlan, ben bakayım, sonra ezilince canım yanıyor kimse yok mu? Feryadını basayım. Başkan sen koş gel. Ben nasıl geleyim, sen yanımda dün yoktun, sana gelecek ne maddi, ne yaptırım gücüm var dersem haksız sayılmam. Ancak yine de her şeye rağmen mağdurların sesi olmaya devam edeceğim.

Bu mesaj sadece okunur ama hiç kimse benim de bir şeyler yapmam gerekiyormuş demez, amaan boş ver der geçer. Bir çok mağdur bize yaptığı başvurularda, daha önce mobbingi duymuştum, benim başıma gelmez demiştim ama benimde başıma da geldi itirafını yapmaktadır. Şu da bir gerçektir ki, bu millet neye ve kime inanacağını da şaşırmış durumda.

Tek çare bireysel değil toplumsal gücü bir araya getirmek. Örneğin gelin bir ağ oluşturalım Çalışanına mobbing yapan şirketlerin malını almayalım. Raflarda kalsın. Avrupa’daki gibi “fare trade” Türkçe karşılığı “helal ticaret” uygulaması yapalım. Çalışanına mobbing yapan şirketlerin kazancı helal değildir. Haram deyince sadece domuz eti aklınıza gelmesin(Müslümanlar için). Hırsızlık gelmesin. Haram deyince aklınıza, duygusal vampirlik ve mobbing yaparak çalışanlarının(İşveren), yöneticisi oldukları çalışanların çalışma arkadaşlarının huzurunu çalanlar gelsin.

Niye Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına gidip şu şirket bana mobbing yaptı diye bir garip memurun kapısında ağlıyoruz. Gitsin şirketler ağlasın batıyorum kurtarın desin. Ama olmaz “bana değmeyen yılan bin yaşasın” o yılan bir sonraki adımda seni sokacaktır emin ol.

Biz diyoruz ki “gelin, bir olalım, diri olalım, iri olalım” Gücümüzü kendimizden alalım, Kardeşçe.

Mobbinge hayır diyelim huzurlu yaşayalım.

*Kurucu Genel Başkanımız Hüseyin GÜN 4 Şubat 2017 Tarihinde vefat etmiştir.

[metaslider id=4866] ANILARDA KALAN FOTOĞRAFLARLA HÜSEYİN GÜN

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir