MOBBİNG’İN ÖNLENMESİNDE SİYASETE DÜŞEN ROL”*

Değerli Başkan, Sayın Milletvekilleri ve değerli konuklar

Mobbing kavramı yeni tartışılmaya başladığı yıllarda bu konuda mesleği insan kaynakları olan biri olarak yakından ilgilenmiştim. Hatta şirketim aracılığıyla Türkiye’de mobbing vakalarını araştırmak amacıyla 2008 yılında yaptırdığım ankette, ki anketteki veriler Nisan 2011 tarihinde TBMM’de Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonun mobbing raporunda da kullanılmıştır, önemli veriler elde etmiştik. Yaptığımız ankete 100 kişi katılmış, katılanların yüzde 56’sını erkekler, yüzde 44’ünü kadınlar oluşturmuştur. İş yaşamında mobbinge maruz kaldığını söyleyenlerin oranı yüzde 81 olurken, hiç karşılaşmadığını söyleyenlerin oranı yüzde 2 olmuştur. Ankete katılanların yüzde 70’i yöneticilerinden mobbing gördüklerini ifade ederken, yüzde 25’i eşitler arasındaki ilişkilerde mobbing gördüklerini ifade etmişlerdir. Anket sonuçlarına göre, mobbing vakalarının yüzde 27’si istifa, yüze 25’i bilmezden gelip işe devam etmiştir.  Vakaların yüzde 17’si ise maruz kaldıkları baskıyı üst yönetime ya da insan kaynakları birimine iletme ile sonuçlandırmıştır.

Yapılan araştırmalar bazı mesleklerin diğerlerine kıyasla daha fazla mobbing’e maruz kaldığının göstermektedir: Bunu Türkiye Psikiyatri Derneği’nin “hemşirelerin son bir yılda mobbing’e maruz kalma oranının yüzde 86.5 olduğunu” verisi ile örneklendirebiliriz. Sağlık sisteminde yapısal dönüşümler gerçekleştirerek getirilen performans sistemi, gün aşırı nöbetler, çalışma koşullarındaki olumsuzluk mobbing vakalarında da artış sağlamaktadır.

Mobbinge ilişkin verilere bakarken Mobbing ile Mücadele Derneği’ne son bir yıl içinde elektronik posta, mektup, telefon, yüz yüze görüşme yoluyla 5 bin civarında kişi başvurdu verisiyle karşılaştım. Bu oldukça önemli bir rakam. Tabii bu buz dağının görünen yüzüdür.

Mobbing 1990’ların sonlarından itibaren sorunsallaşmaya başlamıştır. Özellikle gelişmiş ülkelerde bu sorunla daha fazla karşılaşılmaktadır. Türkiye’de mobbingle mücadele için kat edilmesi gereken uzun ince bir yol vardır. Ülkemizde mobbing konusunda değerli çalışmalar yapan dernekler var. Çok sayıda panel, konferans düzenlenmekte. TBMM’de mobbinge ilişkin hazırlanmış komisyon raporu bulunuyor. Başbakanlık’tan bir genelge yayınlandı. Ama yeterli değil. Gelinen mesafeyi asla küçümsemiyorum, bundan sonraki adımların daha hızlı, daha çözüme yönelik olması gerektiğini düşünüyorum.

Akademik çalışmalar, işsizliğin artması, şirketlerin küçülmesi, taşeronlaştırmanın artması, ücretsiz fazla mesai zorlaması, performans kriterleri, işgücü maliyetini düşürme amacıyla fabrikayı başka bölgelere taşıma gibi uygulamalar ile mobbing olaylarındaki artış arasındaki ilişkiye dikkati çekmekte ve bu durumun bir rastlantı olamayacağı vurgusunu yapmaktadırlar. (Lutgen-Sandvik ve Sypher, 2009: 50)

Avrupalı uzmanlar bu hastalığa yakalanan bir kişinin, topluma maliyetinin yıllık gelirden fazla olduğunu ileri sürüyorlar.

İsveç’te 1993’te çıkarılan ‘İşyerinde Kişilerin Mağdur Edilmesi’ adlı kanun dünyada ilk örnek: Çalışana sürekli olumsuz davranışların  nasıl cezalandırılacağı tanımlanmış.

Avusturalya’da bir diğerinin çalışmasını engelleyecek şekilde rahatsız eden çalışan üç ay ağır hapis cezası alabiliyor.

Fransa’nın 2002 tarihli ‘Sosyal Modernizasyon’ kanunu, İngiliz ve Kanada kanunları gibi işyerinde duygusal tacizi konu ederken, kamu ve özel sektör çalışanlarına eşit yaklaşmadığı eleştirisi alıyor.

Türkiye’de Durum:

Mobbingle mücadelede öncelikle mobbing ne olduğunun anlatılması gerektiğini düşünüyorum. İnsanlarımızın yeni bir kavramla karşılaştıklarında yaşadıkları yabancılaşma duygularını yok etmeliyiz. Çalışanlar mobbinge maruz kaldıklarını fark etmeden yıllarca iş yerlerinde mutsuz bir şekilde çalışmaya devam etmek zorunda kalıyorlar.

Mobbing nedir? Mobbinge maruz kalınca ne yapmak gerekir? Mobbingle baş etmenin yolları nelerdir? şeklindeki soruların cevaplarının ulaşılabilirliğini sağlamak gerekmektedir. Ülkemizde mobbingle mücadelenin kurumsallaşması için siyasetçilere önemli görevler düşmektedir. Siyasetçiler mobbing sorununu sıklıkla dile getirmeli, bu konuda çalışan sivil toplum örgütlerine destek vermeli ve taleplerinin gerçekleşmesi için çalışmaları gerekmektedir. Mobbingin tanımı çerçevesinde yasal zeminin sağlanması gerekmektedir. Hukuki çerçeve hazırlanırken cezaların caydırıcı olması elzemdir.

Avrupa Konseyi Sosyal Şartı’na taraf olan Türkiye, bu anlaşmanın maddelerine de uymak durumundadır. Sosyal Şart’a göre tüm çalışanların adil çalışma koşullarına sahip olma hakkı vardır; tüm çalışanların güvenli ve sağlıklı çalışma koşullarına sahip olma hakkı vardır. Sosyal Şart’ın önemli maddelerinden biri de 26’ncı maddedir. Bu madde “onurlu çalışma hakkı” başlığı altında şu hükümleri içerir: “Akit Taraflar, tüm çalışanların onurlu çalışma haklarının etkili bir biçimde kullanılmasını sağlamak amacıyla işverenlerin ve çalışanların örgütlerine danışarak, 1- Çalışanların işyerinde ya da işle bağlantılıcinsel taciz konusunda bilinçlenmesi, bilgilenmesi ve bunun engellenmesini desteklemeyi ve çalışanları bu tür davranışlardan korumaya yönelik tüm uygun önlemleri almayı; 2- Çalışanların birey olarak işyerinde ya da işle bağlantılı olarak maruz kaldıkları kınanılacak ya da açıkça olumsuz ya da suç oluşturan, yinelenen eylemler konusunda bilinçlenmesi, bilgilenmesi ve bunların engellenmesini desteklemeyi ve çalışanları bu tür davranışlardan korumaya yönelik tüm uygun önlemleri almayı taahhüt ederler.”

Mobbinge yönelik bilinçlendirme ve mobbingi önlemek için Milli Eğitim Bakanlığı’nın, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı siyasi aktörler olarak yerlerini almalıdır. Mobbinge ilişkin farkındalık yaratmak için kurum içi eğitimler düzenlenmelidir. Eğitim müfredatına mobbing ile ilgili bilgilendirici dersler konulmalıdır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda eğitimler düzenlemelidir. İş Kanunu’nda, Ceza Kanunu’nda caydırıcı ceza hükümleri getirilmelidir. Sağlık Bakanlığı mobbinge maruz kalan bireyler için psikolojik destek hizmetleri açmalıdır.

Mobbing davası açan kişilerin iş güvenliğinin sağlanması gerekmektedir. Mobbing mağduru bireyler maruz kaldıkları baskıyı dile getirmekte farklı kaygılarla zorlanmakta, çekinmektedirler. İşi kaybetme korkusu ile çatışmaya girmekten çekinen bireylerin iş hayatlarına bu baskı altında devam ettikleri gerçeği söz konusudur.

Mobbingle mücadelede siyasete düşen rol başlıklı panelde söylenmesi gereken bir diğer önemli nokta da hükümetin sayısal çoğunluğu üzerinden Meclis Genel Kurul görüşmelerinde muhalefete yaptıklarıdır. Genel Kurul’da kürsüde konuşan muhalefet partisi milletvekillerine sürekli laf atmakta, pes ettirmeye çalışmakta ve en sonunda da kürsüden itmeye kadar giden fiziksel şiddete başvurmaktadır.

Kişilerin siyasi görüşlerinin, politik kimliklerinin işe girme, yükselme ve atamalarda belirleyici rol oynaması da aslında şu anda ülkemizde insanların iktidar eliyle yaşamak durumunda kaldıkları mobbing uygulamasıdır.

TBMM, toplumun bir izdüşümü olmakla beraber topluma örnek olmak ve toplumsal barışı sağlamaya ve korumaya yönelik çalışmalar yapmak zorundadır.

Aylin Nazlıaka

Ankara Milletvekili

Sizlere daha iyi bir hizmet sunabilmek için sitemizde çerezlerden faydalanıyoruz. Sitemizi kullanmaya devam ederek çerezleri kullanmamıza izin vermiş oluyorsunuz. Daha fazla bilgi için Çerez Politikası